Page 88 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 88

86










                   İSTANBUL

                                                   Öğr. Gör. Mehmet Süha Sarıoğlu > İKÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü








            İSTANBUL
            “ETEKLERİNDE

            EFSÛNLU
            MASALLARI
            SAKLAYAN KOCA
            BİR DERVİŞTİR O!”


            Evet,  hem  de  öyle  bir  derviş  ki,
            muazzam  eteklerini  savura  savura
            döner, kalemler gibi, narin minarelere                                      http://istanbulsturkey.blogspot.com.tr/
            dönüşen  kollarıyla  hep  Mevlâ’ya
            uzanıp,  niyaz  eder,  ilahî  bir  ritüelin   ki, birden ayağa kalktı ve “Eteklerime   demektir.  Şimdi  bu  meydanda,
            başladığını  hiç  aksatmadan  bizlere   tutunun!  Sultanahmet  Meydanı’na   kuruluşundan  itibaren  dikilip  duran
            haber  verir.  Bazen  de  soluklanmak   gidiyoruz!”  dedi  ve  her  birimiz   dikilitaşların  önlerinde  duralım  ve
            için gider ve dayar o geniş sırtını eski,   eteklerine tutunarak, tıpkı bir göksel   öykülerini  anlatalım!”  diyerek,  önce
            yıpranmış ama mağrur surlarına. İşte   “atlıkarınca”  gibi  muhteşem  bir   Hipodrom’un  en  ünlü  anıtlarından
            en güzel öykülerini anlattığı anlar hep   yolculuğa çıktık. O muazzam etekler,   biri  olan  “Dikilitaş”ın  önüne  doğru
            bu  dinlencelere  rast  gelir.  Bu  öyküler   dervişin tek bir hamlesiyle havalandı   ilerleyip durdu ve anlatmaya başladı:
            bizleri büyüleyen, efsunlu masallardır.   ve  ahenkli  kıvrımları  bir  birini
            Varsıl öykülerini bölüşmeye hazır, çok   takip  ederek  bizleri  Sultanahmet
            yaşlı bir derviş, bir bilgindir o!    Meydanı’nın     güney     tarafına
                                                  bırakıverdi!  Sonra  o  davudi  sesiyle:
            O  muhteşem  dervişe  Topkapı’da,     “Şu  anda,  Sultanahmet  Meydanı
            dinlenirken   rastladık.   Niyetimiz   üzerindeyiz. Burası Bizans Devrinde
            ondan  kentin  çeşitli  yörelerini    “HİPODROM”       olarak   anılırdı.
            süsleyen,  göğe  doğru  uzanarak,     Osmanlı devrinde de bu meydana “AT
            bin  bir  esrarlı  öykülerini  engin   MEYDANI” adı verilirdi. Durun size
            maviliklerle  paylaştığı  “Dikili  Taş”   eski halinin bir resmini göstereyim!”
            olarak  adlandırılan  taş  kulelerinin   dedi  ve  cebinden  bir  resim  çıkarıp
            olağanüstü  öykülerini  öğrenmekti.   gösterdi:
            Oysa  bizler,  onun  varsıl  öykülerini
            paylaşmaktan  ne  denli  zevk  aldığını   “İşte,  burası  İstanbul’un  en  eski  ve
            da  bildiğimizden,  hiç  çekinmeden   en  önemli  meydanlarından  biridir.
            ona  yaklaştık.  Daha  niyetimizi     Hipodrom denirdi ve bunun anlamı
            kendisine  açıklamaya  yelteniyorduk   da  -At binenlerin – atların meydanı-   https://www.google.com.tr/search?tbm=dikilitas
   83   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93