Page 66 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 66
64
İSTANBUL Öğr.Gör.Benian Kalafatoğlu > Yaratıcı Yönetmen / Stratejist
> İKÜ İletişim Sanatları Bölümü
biri” tanımlaması bilinen deyimi ile İspanya Kralı’nın elçisi yazar Ruiz
“beylik” ve gerçeği “kısmen” yansıtan, Gonzales de Clavijo, İtalyan seyyah ve
İÇİNDEN DENİZ eksik bir tanımlamadır. Ancak yazar Christophoro Buon del Monti,
GEÇTİĞİ KADAR, İstanbul’u kıyısı, köşesi, meydanı, ortaçağ sonrası Edmondo De Amicis,
Alphonse de Lamartine, Pierre Loti,
sokağı, caddesi, yokuşları, Arnavut
EDEBİYAT DA GEÇEN kaldırımlı semtleri ile tanıyıp bilenler, 1900 yıllarının yazarları arasında
ŞEHİR; İSTANBUL denizinde yüzüp, tablasından balığını Dostoyevski, Puşkin, Panait Istrati,
yiyen, Erguvan ve Çınar ağaçlarının
Agatha Christie, Ernest Hemingway,
gölgelerinde serinleyip, sokaklarından günümüzden John Freely edebiyat
simit, kara fırınlarından mis gibi tarihinin önemli ve ünlü yazarları
taze ekmek alan, çeşmelerinden arasında eserlerinde, İstanbul’un eşsiz
Orhan Veli’nin gözleri kapalı, seslerini suyunu içip, yedi tepesinden gün güzelliklerine yer veren yazarların en
sonsuza dek dinleyebileceği, Yahya doğumları ile gün batımlarına bilinenlerindendir.
Kemal’in, bir semtini sevmek için bile tanık olanlar, boğazdan geçen
bir ömür adayabileceği, Abdülhak gemilere el sallayanlar, Heybeli’de Şair Refik Durbaş’ın “İstanbul,
Şinasi’nin hayat boyu tatlı sevgilisi, mehtaba çıkanlar, deli yağmurları ile romanımızın, öykümüzün, şiirimizin,
Ahmet Hamdi Tanpınar’a bitmez ıslanıp, ayaz rüzgarlarıyla savrulan, denememizin, kısaca Türk
tükenmez sürprizler sunan, Selim titreten soğuklarında ısınılacak edebiyatının başkentidir” saptaması
İleri’ye koskocaman bir yalnızlık kahvehanelerini bilenler, İstanbul’un
hüznü bağışlayan, Roni Marguiles “dünyanın en güzel şehri” olduğuna
için içinde yaşayan herkesin yabancı kesinlikle inanırlar, bu inanç; “görerek
ama yine de birbirine tanıdık olduğu ve yaşayarak bilmenin” gücünden
garip bir ülke olan, bu eşsiz şehir, Refik kaynaklanır.Elbette, dünya üzerinde
Durbaş’ın deyimi ile; “Romanımızın, hem tarihiyle, hem coğrafi konumuyla
öykümüzün, şiirimizin, denememizin; hem de doğasıyla adının önüne
edebiyatımızın başkenti”. ‘güzel’ sıfatını hak eden pek çok şehir
vardır. Ama, tarihin, coğrafyanın ve
Edebiyat ve İstanbul… Diğer sanat doğanın İstanbul’daki kadar cömert,
dallarından daha fazla birbiri ile bağ ölçüsüz güzellikteki bir bileşim ile
kuran, birbirini sürekli etkileyen, bir araya gelip, ışıltılı, büyüleyici,
adeta birbirlerini var eden iki içten, şirin, sıcacık ve hemen aşık
sözcük, iki anlam, iki kavram, iki olunabilen, çekici bir başka şehir
sonsuz alan… Ama aynı zamanda herhalde gösterilemez. 12. yüzyıldan
kenetlenmiş bir bütün… başlayarak Fransız seyyahlarından
Odon de Deuil, yazar ve seyyah Rus
Hemen hemen her kesimden insanın Papaz Anton, asker yazar Fransız
duyduğu ya da İstanbul’dan söz Geoffroy de Villehardouin ve bir
açıldığında söylediği; “İstanbul, başka Haçlı subayı, yazar Robert
dünyanın en güzel şehirlerinden de Claire, Arap Seyyah Ebu El Fida,

