Page 67 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 67
65
İstanbul için doğru ve hak edilen bir yönelmesinin bir
saptamadır. Osmanlı’dan günümüze yansıması olan Servet-i
edebiyatımızda; Türk klasik Fünun (Edebiyat-ı
eserlerinin yaratıcılarının, modern ve Cedide) Dönemi’nde
çağdaş edebiyatımızın öncülerinin, de, Ulusal Kurtuluş
ustalarının eserlerine İstanbul; Savaşı sonrası
tarihi olay ve olguları olsun, doğal Cumhuriyet Dönemi
güzellikleri ile olsun, insani, mimari, edebiyatında da,
kültürel ve sosyal yapısı ile olsun pek günümüzün modern
çok değişik nedenle girmiştir. eğilimlerini taşıyan Çağdaş
Edebiyat Dönemi’nde de
Edebiyat tarihimiz içinde hiçbir yazar ve sanatçılarımızı derinden
dönem yoktur ki eser vermiş olan etkilemiş ve onları beslemiş bir
yazar ve şairler yapıtlarında onu mekandır. Bu etkilenme çok farklı
konu edinmemiş olsunlar, İstanbul; temalarla, farklı öge ve konularla farklı
Osmanlı’nın yüzünü batıya ve yapı ve edebi biçimlerle muazzam bir bütünleşmiş Tevfik Fikret, İstanbul’u
modernliğe döndüğü Tanzimat çeşitlilik ve zenginlik oluşturur. kimi eserlerinde çok sevdiğini
Dönemi edebiyatında da, toplumsal açıklıkla belirtir, kimi zaman da oğlu
hayatın iyice modernleşme eğilimine “Bizden biri” olarak yaşamını Haluk’un başına gelen talihsizliklerden
yıllarca İstanbul’da sürdüren Piere bile İstanbul’u sorumlu tutar.
Loti’nin İstanbul’u ise masal gibi bir Peyami Safa, Kurtuluş savaşı öncesi
İstanbul’dur. Şayet Batı toplumunda Anadolu’dan İstanbul’a gelen
olduğu gibi soy ünvanları taşımak kahramanı ile birlikte İstanbul’daki
geleneği olan bir toplumsal yapı yaşama şaşırıp kalır. Midhat Cemal
adetimiz olsaydı “kont” ya da “baron” Kuntay ise; İstibdat, Meşrutiyet ve
benzeri bir ünvanı rahatlıkla hak İşgal İstanbul’unu “Üç İstanbul”la
eden ve özel bir İstanbul yazarı olan anlatır. Bir başka İstanbul yazarı,
Abdülhak Şinasi Hisar, İstanbul’a Kurtuluş Savaşı’nın cephe gerisindeki
yok olmakta olan bir Osmanlı ateşli savunucusu Halide Edip’in
Soylusu’nun duygu dünyasından ve en bilinen romanı “Sinekli Bakkal”
görüş açısından bakar. Çocukluğunun da Osmanlının son dönemlerinde
büyük bölümü Çamlıca, Büyükada bir İstanbul semti anlatılır. Nahid
ve Rumelihisarı’nda geçmiş olan Sırrı Örik “Abdülhamit Düşerken”
Abdülhak Şinasi; mehtapları ve de Osmanlı’nın hazin sonuna sessiz
yalılarıyla yaşayanlara rüya gibi bir bir yas tutan ve her şeye şahit bir
hayat sunmuş “Kaybolmakta olan bir İstanbul anlatır. Halide Edip’in geç
Boğaziçi”ni anlatır. Bebek/Aşiyan da fark edilen ve İstanbul/Pendik’de
mimari planlarını kendi çizdiği yine geçen, konusunun günümüzde de
ustaların başında durarak inşasına geçerliliğini koruduğu Romanı
nezaret ettiği evi adeta kendi ile “Çaresaz” da İstanbul’un uzak

