Page 252 - 2019_Almanak
P. 252
Hatta, Amerika Birleşik Devletleri’nde 1930’lardaki kriz döneminde işler
azalınca evli kadınların işe başvurmalarının bazı kentlerde yasaklanması gibi
durumlarda bile kadınlar politik olarak örgütlenememiştir (Wright, 1977, s. 296).
21. yüzyılın başlarında kadın mimarlarla ilgili sorunların değişik boyutlarda
devam etmekte olduğu görülmektedir. Sayılardaki artışa rağmen, kadın
mimarların mimarlık ortamında ve kamuoyunda kabul görmesi erkek
meslektaşlarına oranla daha sınırlıdır.
Türkiye’de Kadınlar ve Yapılı Çevre
Tarih boyunca dünyada kadınların mimarlık mesleğinde arka planda kalma
eğilimi Türkiye’deki kadın mimarlar için de geçerliliğini sürdürmektedir.
Kadınların toplumsal yaşama katılmaları Osmanlı İmparatorluğu’nun ancak
son dönemlerinde, 19. yüzyılın birinci yarısında Sultan Abdülmecid’in politik
reformlarıyla başlayan ve 1908-1919 yılları arasında İkinci Meşrutiyet
Döneminde kapsamı genişleyen Batılılaşma ve modernleşme sürecinde
mümkün olmuş, mimarlık ortamına katılmaları ise Cumhuriyet döneminde
gerçekleşmiştir.
Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından sonra mimarlık alanındaki gelişmeler
sürecinde kadınların konumu incelendiğinde ataerkil, dini bir yapıdan laik
bir yapıya geçişin etkilerini görmek mümkündür. Gerçekten de Türkiye’de
kadınların “erkek mesleği” olarak bilinen mimarlığa ilgi duymaya başlaması,
Cumhuriyet’in kurulmasından sonra, Atatürk’ün Türkiye’deki modernleşme
projesinde kadınlara verdiği önem dolayısıyla söz konusu olmuştur (Arat,
1998, ss.82-98). İlk kadın mimarlar Leman Tomsu ve Münevver Belen 1882’de
Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi ismiyle Osmanlıların ilk resmi mimarlık okulu
olarak kurulan ve 1928 yılında
Güzel Sanatlar Akademisi olarak
ismi değiştirilen okuldan 1934 yılında
mezun olmuştur. Çeşitli araştırmalar,
1934-1950 yılları arasında Akademi
mezunlarının sadece %4-6’sının
kadın olduğunu göstermektedir.
Ancak 1944’te İstanbul Teknik
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nin
kurulması ve 1950’li yıllardan itibaren
Türkiye’nin değişik bölgelerinde pek
çok Mimarlık Bölümünün açılmasıyla
birlikte Türkiye’deki mimarlık
öğrencilerinin sayısı ve bu sayı içinde
kadın mimarların oranı giderek artmış
ve günümüzde %60’lara ulaşmıştır.
Bu oranlar göz önüne alındığında, geçmişte fiziksel çevrenin pek azının kadın
mimarlar tarafından tasarlanmış olması olağan karşılanabilir. Asıl şaşırtıcı
olan, 1980’li yıllardan sonra bile kadın mimarların Türkiye’de fiziksel çevrenin
oluşumuna katkısının sınırlı olmaya devam etmesidir. 4 Mart 2019 Mimarlar
Odası verilerine göre Oda’ya kayıtlı kadın mimarların toplam mezun sayısına
KÜLTÜR AJANDASI

