Page 253 - 2019_Almanak
P. 253
253
oranı %45’tir. Son yıllarda yıl bazında Oda’ya kaydolan kadın mimar sayısı
ise erkek mimarların sayısını aşmaya başlamıştır. Örneğin 2018 yılında
Oda’ya kaydolan kadın mimarların oranı %51’e ulaşmıştır. Ancak, yine aynı
yıl Mimarlar Odası’na büro tescili yaptıran mimarların sadece %32’sinin kadın
olması, Mimarlar Odası üye profili incelendiğinde yapı denetiminde çalışanların
sadece %36’sının, şantiye şefi olarak çalışanların %38’inin kadın olması
Türkiye’de kadın mimarların erkek meslektaşlarına oranla iş hayatına daha az
katılabildiklerini göstermektedir. Çeşitli araştırmaların ortaya çıkardığı bir başka
gerçek de idari statüdeki kadın oranının oldukça düşük olmasıdır.
Doksan altı yıllık Cumhuriyet tarihimizde kadın mimarların konumu genel
olarak incelendiğinde, Cumhuriyet’in 1923’te kurulmasının ardından
Atatürk’ün “kadınları dışlayan bir milletin çağdaş olamayacağını; uygar
bir ülkede kadınların erkekler kadar önemli bir rol oynayacağını” (Urgan,
s.119) vurgulamasının ve kadınların sosyal statüsünü iyileştirmek için çok
kısa bir sürede, o dönemde Avrupa’daki bazı ülkelerde bile görülmeyen
reformlar yapmasının Türkiye’de bazı paradokslara yol açtığı söylenebilir.
6.3.2018 tarihindeki TÜİK verilerine göre Türkiye genelinde 2016 yılında 25+
yaş okuryazar olmayan nüfus oranı toplam %5,1 iken, kadınlarda bu oran
%8,5, erkeklerde ise %1,6’dır. 25+ yaş yüksekokul veya fakülteden mezun
oranı toplamda %16,5, kadınlarda %14,2, erkeklerde %18,8’dir. Dolayısıyla
üniversitelerde kadın öğrenci sayısı ile erkek öğrenci sayıları birbirine
oldukça yakındır. YÖK’ün açıkladığı sayılara göre 2017-18 öğretim yılında
üniversitelerdeki kadın öğrencilerin sayısı, Batı’daki gelişmiş ülkelerdekine
benzer bir biçimde yükselmiş, %47 gibi bir orana ulaşmıştır. Ancak istihdam
açısından bakıldığında, farklı bir durum söz konusu olmaktadır. +15 yaş
üzerindeki nüfusun %46,3’ü istihdam edilirken, kadınlarda bu oran %28’de
kalmakta, erkeklerde ise %65,1 olarak görülmektedir.
Mimarlık bölümlerindeki kadın öğrenci oranı ise daha önce de belirtildiği gibi
%60’lara ulaşmıştır. Giderek artan kadın mimarlık öğrenci sayısı Türkiye’de
mimarlığın artık erkekler için cazip bir meslek olma özelliğini kaybettiğini
göstermektedir. Başka mesleklerde de görüldüğü gibi, erkekler daha prestijli
ve ödüllendirici alanlarda yoğunlaşmakta, idari yapıyla direkt ilişkisi olmayan
alanları kadınlara bırakmaktadır (Acar, ss.199-203).
Sonuç
Son yıllarda Türkiye’deki kadın mimarlık mezunlarının oranı toplam mimarlık
mezunlarının %60’ı civarında olmasına rağmen, Mimarlar Odası’na büro tescili
yaptıran kadın mimarların oranı %32’dir. Bunun yanısıra, idari pozisyonlardaki
kadın oranı oldukça düşüktür. Sonuç olarak Türkiye’de kadın mimar sayısının
giderek artmasına rağmen, kadınların fiziksel çevrenin tasarımıyla ilgili
üstlendikleri sorumlulukta aynı oranda artış olmamaktadır.
Türkiye ile ilgili bu değerlendirmeler, dünyada mimarlık ortamındaki durumla
benzerlikler göstermektedir. Dünyada pek çok kadın mimar bir yandan
mimarlık kariyerinde ilerlemeye çalışırken, diğer yandan cam bir tavana
çarparak mesleği terk etmekte veya mesleğin dışına itilmektedir. Mimarlık
eğitimi almış kadınların önemli bir kısmının mesleklerini terk etmesi aslında
hem kişi için bir kayıp, hem de ülke için bir kaynak israfıdır. Oysa kadının,
fiziksel çevrenin hem tasarımcısı, hem de kullanıcısı olarak farklı deneyimlerini
mekana aktarması, çevresel kaliteyi artırabilme potansiyelini taşımaktadır.
İKÜ’DE BİR YIL

