Page 251 - 2019_Almanak
P. 251
251
Kadın, Mimarlık ve Kent
Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu
İstanbul Kültür Üniversitesi
Mimarlık Fakültesi Dekanı
Tarihte Kadınlar ve Yapılı Çevre
Kadınların yapılı çevrenin
oluşumundaki rolü tarihte genellikle
göz ardı edilmiştir. Oysa, kadınlar
tarihteki ilk yapı ustaları (builder)
olarak kabul edilebilir. Toplumdaki ilk
iş bölümünden sonra erkekler avcılık,
kadınlar ise önce toplayıcılık,
daha sonra ise tarım alanlarının denetimi görevlerini üstlendiklerinde, erkekler
hareketli bir yaşam sürerken, kadınlar mekansal ve fonksiyonel olarak
belli bir bölgeye bağımlı kaldıkları için ilk barınakların yapımından sorumlu
olmuşlardır. Ancak kültürün bir fonksiyonu olan mimarlığın, barınma ve hayatta
kalabilmenin bir fonksiyonu olan inşa etmekten farklılaşması sürecinde
kadınlar yapılı çevrenin oluşumunda marjinal bir rol üstlenmek zorunda
kalmışlardır (Torre, 1977, s.11).
Uzun bir süre rahip, kral veya
aristokrat gibi varlıklı işverenler için
anıtsal eserler üreten mimarlar, 18.
yüzyılın ikinci yarısında İngiltere’de
başlayıp diğer ülkeleri de zaman
içinde etkisi altına alan Endüstri
Devrimi’nden itibaren farklı sosyal
grupların bina gereksinimlerini de
cevaplamak zorunda kalmış, bu
süreçte mimarların toplumdaki rolü
yeniden tanımlanmıştır.
17. yüzyıl sonunda ilk resmi mimarlık okulu Fransa’da kurulmuş, giderek
yaygınlaşan mimarlık eğitimi sistemi içinde zamanla kadın öğrenciler de
yer almaya başlamıştır. Ancak, bu süreç oldukça zorlu ve sancılı olmuştur.
Örneğin, Ecole des Beaux-Arts, Paris’te 1797’de kurulduktan ancak yüz yıl
sonra, 1897’de ilk kadın öğrenciyi kabul etmiştir.
18. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl başlarına kadar Beaux-Arts atölye geleneğinin
benimsendiği dönemde, konut mimarisi ve özellikle iç mekanlar kadınların
uzmanlaştığı alanlar olarak belirmiştir çünkü bu tür bir alan diğer kadınların
gereksinmeleri ile ilgilidir ve erkek mimarlar tarafından cazip bulunmamaktadır
(Wright, 1977, s.280). Bir kimlik arayışı içinde olan kadın mimarların erkekler
gibi aktif, cesur ve yarışmacı olmaları toplumda uygun görülmediği için
kadınların toplumsal statüleriyle mesleki gereksinimler çelişmiştir. Ancak
kadınlar bu dönemde, mesleki düzeni değiştirmek için belli bir dayanışma
içinde değildir.
İKÜ’DE BİR YIL

