Page 18 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 18
16
topraklardan derlenmiş hatıralar çehresinden... İstanbul, sakinleriyle gelen serbest piyasa ekonomisi şehrin
paylaşılır. Bir bakarsınız, şehrin adı konuşur, sakinleri benimle hızla büyümesine yol açıverdi birden.
moderniteyle bütünleşip Shanghai, konuşurken İstanbul’u. Güzellemeden
New York veya Montreal oluvermiş. ziyade mersiye yazılmıştır alnına ve Bugün siyasi yönetim her ne
Ve her gün ara sokaklarında büyük her burcuna bir tarih düşürülmüştür kadar Ankara’da olsa da pek
hikayelerin yaşandığı o şehir, bir eski sevdalardan... Tanrı sanatıyla çok alanda Türkiye’nin rakipsiz
de bakmışsınız, size kucak açıyor, işlenip fâtihlerce tezhiplenmiştir; ben başkenti İstanbul’dur. Tarihi bir
kah anne oluyor, kah sevgili… öyle görürüm. Hercaî gezginlerin şehir olarak günümüze getirdiği
Hasretleri çekersiniz içinize nefes çalıntı zamanlarında mermere miras, doğal bir liman olarak sahip
nefes. Artık Toronto mudur, Seul vurmuştur aksi, ipek ipek; avizelerden olduğu avantaj, üretim ve yatırım
mü; kestiremezsiniz. Belki de Rio yayılır vefası ışık ışık. Tapınaklar, merkezi olarak kazandığı tercih
de Janeiro gelir gözlerinizin önüne. kümbetler, kiliseler, ayazmalar ile edilirlik ve ille de kültürel zenginliği
Şehir, eğer bir kitap olursa, yüzlerden burçlar, sebiller, çeşmeler, nihayet yüzünden başkenttir benim şehrim.
ve kalplerden mânâlar süzer ve minareler ve şerefli kubbeler…
yaşarken fark edilemeyen güzellikleri, Evrensel değerlerin sığınağı ve küresel Bundan birkaç yıl öncesine kadar,
hasretleri anlatır durmadan. Adı güzelliklerin harmonisi. İmanları -maalesef- Türkiye deyince insanların
Meksico’dur artık, Hong Kong veya mimarî ile ölçen şehirdir o ve orada her aklına “güneş-deniz-kum” gelirdi ve
Sao Paula’dur ve size göz kırpmaktadır. semavi din için bir mabet mevcuttur. ne İstanbul’un, ne de Anadolu’nun
Peşine düşersiniz, eski bir macerayı Sonra çiçekler şehri, ışıklar ve sular o zengin tarihine ilişkin bir kültür
hatırlar gibi ve şehir size atanız şehridir… Estetik iklimlerine düşen turizminden hiç bahsedilmezdi.
olduğunu hissettiriverir. Paris, Roma sanatkârın son eserinde cumbalar, Bu yaklaşım, bir yandan turistik
veya Pekin dersiniz adına. Şehre cihannümalar, kameriyeler şehridir... yatırımlarımızı geliştirirken diğer
bakarsınız, bir tarihtir, bir destandır. Depremler ve yangınlar şehri… yandan bu ülkede bir kültür zenginliği
Siz onu roman olarak okumaktan Benim şehrim; Küreselleşmesini olduğunu herkesin gözünden gizledi.
yanasınızdır, yahut bir hikâye. Şehir bile kıskandığım şehir… İstanbul. Sevindirici olan odur ki bugün artık
bütün oralarda, tıpkı burada olduğu ülke genelinde insanlarımız kültürün
gibi, yazanların dilinde bir kelimedir, İstanbul deyince ben biraz tarihi farkına varmaya başlamaktadır.
cümledir, paragraf veya sayfadır. düşünürüm. Uzak tarihi ve yakın İstanbul kültürel alanda iş yapan ve
Şehir yerine sancı çeken, şehir için tarihi. İstanbul uzak tarihinde hep bir kültür endüstrisine katkı sağlayan
aşk cümleleri kuran yazarlar vardır. dünya şehri olarak yaşamış, insanlar emek/üretimin gitgide çoğaldığı bir
Sahibi olduğu, yahut kendisine sahip gibi kültürleri de harmanlamıştır. dünya şehridir. Benim gibi İstanbul
çıkan şehri okumaktan ve yazmaktan Lakin Cumhuriyet’e geçişimizle için sancılanan bir yazar, şehrin
heyecan duyan yazarlar. İşte bu birlikte, biraz ilgiden uzak tutulmuştur keşmekeşine, çarpık yapılanışına,
yazarlar için şehir bir ilhamdır, nedense; eski hilafet merkezi olarak karmaşık trafiğine değil de ruhuna
aşktır. Tıpkı İstanbul’un benim için kendi haline bırakılmıştır. İyi bakarsa, bu kadim şehrin, kendi sesini
olduğu gibi. Akışkan tarihin epik hatırlarım, yetmişlerden itibaren duyurmak için çırpındığı zamanların
ve lirik sayfalarını okurum onun kalkınmacı politikalar ve seksenlerde geride kaldığını görerek sevinebilir;

