Page 264 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 264
262
olabilirsiniz…” de ağırlaşmış, bırakacak kimsesi de gecekondusunun bahçe kapısında
olmadığından işe gelemiyormuş, telaşla karşıladı, sessizce ama sürekli
Prodüktörümüz(yapımcı), sakinleşmiş yazıhane (film şirketi) bilmesin diye dökülen göz yaşlarıyla “Abim, canım
halde çekip gitti, bütün çalışanlar orayı aramamış” Abim” diyerek sarıldı yönetmene;
rahat bir nefes aldı ancak “Kimseye bırakamadım yavrumu,
yönetmenimiz de biraz önceki “Tamam” dedi yönetmen, rahat bir iki gündür çok hasta, hatta
o rahat ve sakin görünümünden nefes aldı; “Şimdi oldu işte, ben şimdilerde beni bile tanımaz bir
çıkmış, sıkıntılı ve endişeli bir demedim mi? Bu çocuk mutlaka hal aldı; ateşler içinde, yanına,
havaya girmişti. Biz asistanlarını haber verir diye.” Yüzü aydınlanmıştı ben işe giderken gelen yaşlı teyze
çağırdı, bir kenara çekildik, zaman birden, tanıdığı bir insana duyduğu de gelmedi iki gündür. Film ne
zaman çekimlerde yaptığı gibi güvenin boşa çıkmayışı onu hem oldu abi, dekor yarım kaldı benim
durum değerlendirmesi yapacaktı; sevindirmiş hem de gururlandırmıştı, yüzümden, hay allah iş bitecekti
“Çocuklar, torna dedik, parça dedik, ayağa kalktı, heyecan ve sevinçle şimdiye kadar” diyebildi. Bu kez
idare ettik ama nasıl kovarım ben atıldı; “Bu “A” iyi art direktördür; daha şiddetle hıçkırarak ağlamaya
A….’yı? Yılların çalışanı bu adam, iyi ustadır ama daha önemlisi “iyi başladı. Onu yatıştırarak içeri girdik,
onun yaptığını kimse yapamaz ki, insandır iyi!” Ne kadar önemli iyi sedirin üstüne serilmiş küçük bir
yıllarını vermiş bu işe… Peki ama insan olabilmek, ne kadar önemli yer yatağında dünyalar güzeli altı
nerede bu iki gündür? Bu dekoru şu üç günlük ömürde! Bak haber yedi yaşlarında küçük bir kız çocuğu
ben kiminle nasıl tamamlarım, hiç bırakmış bize...” kendinden geçmiş yatıyordu...
böyle yapmazdı yahu, mutlaka bir
şey oldu, oldu da gelemedi, peki Birinci asistana döndü; “Sen setin “A” karısını, kızının doğumundan
haber de veremez miydi?” başında kal hatta şu konuştuğumuz üç yıl sonra yitirmiş, o sıralarda
birkaç ayrıntıyı çekin bu arada” yanlarında kalan kız kardeşinin de
Tam o sırada ekibin toplanmasından dedi. Sürücüye dönüp “A”nın evini yardımıyla bu yaşa kadar büyütmüştü
sorumlu ve ekibi her gün sete bilip bilmediğini sordu, sürücü küçük kızı. Kız kardeşi evlenip başka
getirip götüren minibüs sürücüsü, onu hep kahveden aldığından evini kente gidince kızına hem babalık hem
çekimleri yaptığımız, dekoru bilmiyordu. “Ben biliyorum “A” de annelik yaparak, birlikte yaşam
kurduğumuz Plato’nun (kapalı nın evini” dedim, “Başka bir çekim mücadelesi vermişlerdi. Ancak küçük
çekim yeri) kapısında göründü. dönüşü geç vakit de bırakmıştık kızda bir yıl önce omurga eğriliği
Yönetmenimizin yanına doğru geldi, onu… Ama taa Alibeyköy’de hastalığı belirmiş; vücut yapısı gözle
eğildi, ancak bizlerin duyabileceği oturuyor.” görülür halde bozulmaya başlamıştı.
bir sesle; “Hocam size bir haberim Eğrilen omurganın baskısı acılı
var kahveden (o zamanlar sinemada “Olsun Silivri’de de otursa gideceğiz ağrılara neden oluyor, küçücük beden
çalışan teknik ekibin toplandığı yer) evine, çocuklar kimseye bir şey dayanılmaz acılarla kıvranıyordu.
aradılar; size iletmemi söylediler. çaktırmayın şimdi döneceğiz ha!” Doktorlar “geç kalmadan müdahale
Aslında “A” dün sabah aramış bize edersek iyileşir” demişlerdi, ama işte
haber bırakmış ama kahvedekiler O zamanın trafiksiz İstanbul’unda gel gör ki her işin başı paraydı.
atlamışlar. Ancak biraz önce arayıp rahatça ulaştık Alibeyköy’e.
söylediler, kızı çok hastaymış hem Minibüsün geldiğini gören “A” bizi “A” bir solukta bütün bunları

