Page 276 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 276

274


















            sallıyorum bu şehirde.                Kitapçıların  raflarının  bir  bölümü   Şehiri bilmek lazım. Onunla geçirdiği
                                                  şehir kitaplarıyla dolu.             anları, anıları biriktirmeli insan.
            -O zaman benden daha şehirlisin.
                                                  Yüzyıllardır  yazmış  şairler,  yazarlar.   Her   gün   hızlıca,   kontrolsüzce
            -Öyle öyle ama bu şehirli yoktur.     Şimdi    ya   kusura    bakmayın     değişirken dokusu inadına daha çok
                                                  anlamıyorsunuz  bu  şehri  “ben      karışmalı şehre.
            Taksi  şöförünün  telefonu  çalıyor.   anlatırım” diyecek halim yok.
            Dert var arayanda belli ki, inişli çıkışlı                                 Sokaklarında,  caddelerinde  bildiğini
            bir konuşma başlıyor.                 Telefonu   kapatıyor.   O   dertli   defalarca bilmeli belki…
                                                  konuşmasının  ayrıntılarına  almıyor
            Loşlukla ilk lacivert fonu arasında bir   beni.                            Anıları birikmeli insanın…
            yerden buluşan şehri izliyorum.
                                                  -Ben sana bir şey diyeyim arkadaşım?   En güzeli, en özeli, en şehirli olanı…
            Uzakta  bir  çevreyolu.  İki  kolu  olan   Biz  bir  başka  sevdik.  Şehri  de,
            bir  kırmızı,  bir  sarı  nehir.  Nehirden   karşımızdakini de…
            tek  farkı  bu  nehir  akmıyor  duruyor.
            O an o nehirdeki herkesin akıp gideni   Radyoyu  yeni  açan  değiliz  artık.  Bir
            sadece geçen zamanları.               sanat  müziği  eşliğinde  müsait  bir
                                                  yerde iniyorum.
            Gözüm  afilli  bir  emlak  reklam
            panosuna takılıyor.                   -Kendine iyi bak şehirli.

            Şehrin içinde gizlenen cennet, oraya   -Sevgini kaybetme, hayırlı işler.
            şu kadar buraya bu kadar dakika.
                                                  Çok  şey  anlatır  bu  şehir  içindeki
            Niye şehir içinde gizlenir insan? Şehir   yolculuklar.
            dediğini yaşarsın.
                                                  Ama  neden  suda  eriyen  vitaminler
            Bir  meydana  çıkmalı  tüm  sokaklar.   gibidir  bilinmez. Erir gider hemen.
            Parklar olursun, ağaçlar olursun nefes   Bilirsen değerini erirken bile alacağını
            alırsın nefes verirsin.
                                                  almaya çalışırsın.

            Baharı  bir  alışveriş  merkezinde  niye
            karşılar ki insan?                    Bir  vapur  yolculuğu  çizer  resmini.
                                                  Sorunu  ya  da  cevabını  götürürsün

            Sonradan  yapılmış  plastik,  saklı   öteki kıyıya.
            sterilize  edilen  mekanlara  girince
            şehir daha çok mu şehir?              Kendini  anlatırsın  sen,  şehir  seni
                                                  dinler. Sen şehre kızarsın o gene seni
            Yoksa “miş” gibi oluyoruz?            dinler.                                                    Ömer Denizer
   271   272   273   274   275   276   277   278   279   280   281