Page 212 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 212

210






            “Kardeşim    zaten         makine     vatana  ve  millete  hangi  koşullar   zaten bugüne kadarki vaziyetlerin hiç
            medeniyetine  pek  o  kadar  hayran   içinde   nasıl   hizmet   ettiklerini   birisinden  iyilik  görmemiş,  bilakis
            olmağa da lüzum yok. İnsanların mum   kendi  gözleriyle  görseler.  Anlasalar   sağmal  bir  inek  gibi  yalnız  büyük
            ışığıyla  daha  mesut  olmayacakları   ki,  tenkitleri  peşin  yargılardan,   şehir  ve  kasabalar  namına  sağılmış,
            ne  malum?  “Milletler  birbiriyle    kuruntulardan,     dedikodulardan    mahkum  olmuş  olduğu  için  belki
            anlaşacakmış  da  savaş  ortadan      başka  bir  şeye  dayanmıyor.  İsraf   daha iyi olurum, diye ümitlenir.
            kalkacakmış, kim inanır bu laflara..”  dedikleri  yerde  millet  ölçüsünde
                                                  kanaat,  pis  dedikleri  yerde,  millet   Enstitülerde   öyle   her   kitap
            Devrimimizin    hiç  bir  ilkesi,     ölçüsünde  ilerilik  vardır,  şımarık  ve   okunmamalıymış,  her  ileri  fikir
            Atatürk’ün  ve  ve  İnönü’nün  hiç  bir   saygısız dedikleri enstitülü, Devrimin   söylenmemeliymiş.   Ya   Allah
            sözü  bu  çeşit  bir  dünya  görüşüne   ve yasaların kendisine verdiği hakları   korusun  bu  çocuklar  solcu  olurlarsa
            ipucu  vermediğine  göre  bu  köhne   aramaktan başka bir şey yapmıyor. Ter   ne  yaparmışız!  O  zaman  ne  vatan
            düşünceler     taptaze    kafalara    kokusuna gelince, lütfen bir müddet   sevgisi kalırmış, ne millet düşüncesi.
            nerden  giriyor?  Bunlar  Tanzimat    bu  kokuya  katlanalım.  Çoğunluğun   Bu  solcu  sözünü,  gerçek  anlamını
            okuryazarlarının Avrupa karşısındaki   işe  karıştığı  her  yerde  şimdilik  bu   anlatmadan,  iyi  veya  kötü  niyetli
            duraksamaları  değil  mi?  Kapalı     koku  olacak.  Herkesin  bol  suya   insanların eline silah olarak verenler
            kültür,  kapalı  medeniyet  isteği    kavuşacağı  günlere  daha  çok  zaman   Türk  köylüsüne  ve  Türk  Devrimine
            Atatürk sevgisiyle nasıl bağdaşabilir?   var.  Milyonların  temizliğe  doğru  bir   dostluk etmiyorlar. Halkın kafasında
            Dünyaya  açılmaksızın  artık  Türk    adım  atması,  birkaç  yüz  kişinin  mis   az  belirsizlik  varmış  gibi  bir  de  bu
            vatandaşı  olamayacağımızı  çoktan    sabunuyla  yıkanmasından  çok  daha   çıktı.  Dünyaya  açılmış  olduğumuz
            anlamadık mı?                         güzeldir.                            için sağ sol gibi milletlerarası davranış
                                                                                       kavramlarının  bize  de  girmesi  pek
            Köy  enstitüleri  en  geniş  milli    En   çok   aldanan   okuryazarlar    tabii idi. Fakat her nedense bu iki söz
            kaynağımızdan,  yeni  bir  memleket   köy    çocuklarının   her    çeşit   hemen kanun dışı bir renk alıverdiler.
            ve  dünya  görüşüyle,  çağdaş eğitim   yeniliği  kendileri  kadar  anlayıp   Kimse bunları rahatça benimsemiyor.
            metodlarıyla katıksız bir cumhuriyet   benimseyebileceklerinden   şüphe    Okuryazar  ancak  tarafsız,  renksiz
            okuryazarlığı  türetiyor.  Kısa  bir   edenlerdir. Gerçi medeniyet ve kültür   kalmakla  şerefini,  rahatını  ve  iş
            zamanda  kendi  duvarlarını  kendi    büyük  şehirlerde  gelişir,  fakat  bir   görme  gücünü  koruyabiliyor.  Oysa
            elleriyle  yaparak  devrimi  gerçek   çok büyük şehirlerin kayıtsız kaldığı   ki  renksizlik,  tarafsızlık  en  azından
            anlamıyla  benimsemiş,  hayatta  tek   ileri  değerlerce  cahil  köylülerin  bile   toplum  hayatına  ilgisizlik  sayılmaz
            mürşidin  ilim  olduğuna  inanmış,    aşina  çıktığını  görmüyor  muyuz?   mı?  Madem  ki,  sol  ve  sağ  dünyada
            okuryazarlıkla  alın  terini  karıştırmış   İnsan  Beyoğlu’nda  dolaşmakla  yeni   iyi  kötü  bir  ölçü  olmuştur,  Türk
            köy  öncülerinin  tenkit  edilecek    olmasıydı  en  geri  fikirlere  orda   okuryazarı  da  siyasi  düşünüşünü
            tarafları  mı  yok?  Var  elbet;  fakat   yaşayanlar  arasında  rastlamazdık.   dilerse bu kelimelerden faydalanarak
            bunlar  zaruretlerin  kendi  yağıyla   Köylülerin   cahilliğinde,   tezek   anlatabilmelidir. Partilerin dışında bir
            kavrulmanın,   duvarlarını   kendi    kokusunda,  kağnıda,  mum  ışığında   davranışı belirtmek için kullanılan bu
            kendine    yapmanın    doğurduğu      romansı  güzellikler  bulan  köylüler   sözler ilmi bir kesinlik tanışmamakla
            eksiklikler  değil  midir?  Kolları  ve   değil biziz. Bakın bir kaymakam tam   beraber büsbütün belirsiz de değildir.
            kafalarıyla  yardım  edemeyen  veya   yirmi beş yıl önce yazdığı bir kitapta   Batılılar   bunlarla   sayısız   siyasi
            etmek  istemeyen  okuryazarlar  bu    ne diyor:                            inançları iki büyük bölüme ayırmışlar.
            muhteşem  çabayı  birer  kültür  dostu                                     Her  yerde,  her  zaman  okuryazarlar
            olarak   merakla    seyredebilseler,   “Taşra  halkı  her  teceddüdü,  her   toplum  hayatının  nasıl  bir  düzene
            oturdukları  yerden  karakuş  yargıları   atılganlığı  İstanbul’un  aksine  iyi   girmesi gibi meseleler üzerinde az çok
            vereceklerine  Avrupalı  gazeteciler   görür.  Çünkü  İstanbul  esasen  şehir   bir fikir sahibidirler. Bir kısım insanlar,
            gibi  enstitüleri  gidip  gezseler,  vatan   olmak itibariyle bedbindir, korkaktır.   ister çıkarları, ister gönül hevesleriyle,
            ve  millet  sevgilerinden  bile  şüphe   Atılganlıklarla huzurunun kaçacağını   sistemli  veya  sistemsiz  olarak  aşağı
            ettikleri bu kazanılmış vatandaşların   düşünür,  endişelenir.  Halbuki  taşra   yukarı   derler   ki:   “Atalarımızın
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217