Page 211 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 211

209






               Türk  devrimi,  okuryazarlığı,  yeni   en  ucuz,  en  mütevazi  yolu  olarak   yardımıyla   devrimciler   arasına
               anlamıyla, çoğunluğa maletme çabası   kanunlaşan köy enstitüleri karşısında   yerleşmiş   bulunuyorlar.   Bunlar
               olarak  tanımlanabilir.  Atatürk  ve   bazı  okuryazarlarımız  niçin  ya   Atatürk’ün  ve  İnönü’nün  milletimizi
               İnönü  Cumhuriyetin  ilk  günlerinde   öfkeli,  ya  duraksar,  ya  küçümser,   yeniden kurtarmak isteyen taraflarına
               okuryazarlığın  büyük  kitleye  yani   ya  kötümser  bir  tavır  takınıyorlar?   değil,  bağımsızlığımızı  ve  tarihi
               köylüye ulaşmasını çağdaş bir millet   Niçin  ortaokulda,  lisede,  üniversite   varlığımızı   kurtaran   taraflarına
               olarak    yeniden   doğuşumuzun       ve  yüksek  okullarda  hoş  gördükleri   bağlı  kalmışlardır.  Bu  bağlılık  aynı
               koşulu  saymışlardı.  Yeni  devletin   kusurları  köy  enstitülerinde  tehlikeli   önderlerin devrimci atılışlarına, pasif
               bu  yönde  gittikçe  artan  çabaları   sayıyorlar? Niçin kendi çocuklarında   bir şekilde de olsa, karşı koymalarına
               nihayet, okuryazarlığın büyük kitleye   meziyet saydıkları türlü çocukluk ve   engel  olamıyor.  Geçiş  devrinin  bu
               yani  köylüye  ulaşmasını  çağdaş  bir   gençlik  hallerini  köylü  çocuklarında   emekli ve saf gericileri devrimi kendi
               millet  olarak  yeniden  doğuşumuzun   affetmiyorlar? Niçin bunca zamandır   varlıklarından  çok  genç  kuşaklara
               koşulu saymışlardı. Yeni devletin bu   bütün  dertlerine  sağır  kaldıkları   aşıladıkları  duyuş,  düşünüş,  ve
               yönde gittikçe artan çabaları nihayet,   köylülerden  bazılarının  köy  okulu   davranış  tarzlarıyla  köstekliyorlar.
               okuryazarlarla  köylüler  arasındaki   hakkındaki haklı haksız şikayetlerini   Gözlerini  Cumhuriyet  içinde  açmış
               utanılacak   ayrılığın   yakın   bir   sorgusuz sualsiz destekliyorlar? Niçin   gürbüz  delikanlılar  arasında  şöyle
               gelecekte ortadan kalkacağı umudunu   camilerini kendileri yapan köylülerin   konuşanlara rastlarsınız:
               uyandırmıştır.  Köy  enstitüleri  bu   kendi ortak malları olarak gözlerinin
               umudun ta kendisidir.                 önünde duracak okullarını, zaruretin   “Ahlakımız nereye gidiyor? Nedir bu
                                                     karşısında,  kendilerinin  yapmasını   plajların  hali?  Ben  de  devrimciyim
               Bu böyledir ama biz henüz eski devletli   adaletsizlik  saymağa  kalkışıyorlar?   ama kızlarımızın bu kadar açılmasına
               okuryazarların   alışkanlıklarından   Niçin işi idare edenlerin hangi koşullar   taraftar değilim.”
               kurtulmuş,  köylülerin  okuryazarlığa   içinde  neler  yaptıklarını  sormağa
               bizim  çocuklarımız  kadar  hakkı,    bile  lüzum  görmeden  dedikoduları
               istidadı  ve  zorunluluğu  olduğuna   can  kulağıyla  dinliyorlar?  Niçin   “Hırsızlık  aldı  yürüdü.  Babalarımız,
               toptan  ve  gerçekten  inanmış  değiliz.   aralarından,  on  yıldır  yirmi  bin   dedelerimiz  zamanında  bu  kadar
               Okuryazarlarımızın  bir  çoğu  ve     gencin  giriştiği  bu  işin  dört  yanını   değilmiş.   Ben   bunun   sebebini
               özellikle   hallerinden   memnun      yakından   incelemek    isteyenler   din    terbiyemizin   azalmasında
               olanlar,  devletin  ilk  önce  onların   çıkmıyor? Çünkü okuryazarlarımızın   görüyorum. Kendim dindar değilim,
               isteklerine  cevap  vermesini,  onların   eski  alışkanlıklarını  bilerek  veya   ama  milletimize  daha  uzun  zaman
               beğenisine   göre   aş  pişirmesini   bilmeyerek  (daha  çok  bilmeyerek)   dini ahlakın lazım olduğuna kaniim.”
               istiyorlar. Çabasını ve dikkatini büyük   devam  ettiriyorlar,  ya  da  ettirenlere   “Dayaksız terbiye iyi şey, ama cahil ve
               kütleye  çeviren  devlet  adamlarını   alet oluyorlar. Çoğunluğun okuryazar   tembel köylü laftan anlar mı? Realiteyi
               beğenmiyorlar,   köylüye    sayısı    olmasına  karşı  koymakla  eskiden   bilmeyenler  halkımızın  iyilikle  yola
               ölçüsünde önem verilmesine bir türlü   kalma   imtiyazlarını   korumuş     geleceğini sanıyorlar, nerde..”
               katlanamıyorlar. Devletin kendilerini   oluyorlar.  Zaten  devrim  kendini
               okutmuş,    yerleştirmiş,   ayağına   eski  okuryazarlığın  temsilcilerinden   “Avrupa,  Avrupa..  Anladık,  ama
               otobüs, yataklı vagon, uçak, tramvay   bir  türlü  kurtaramamıştır.  Devlet   milletimizin   eski   adetlerini,
               getirmiş, olması fedakarlık sayılmaz.   adamları  okuryazar  azlığı  yüzünden   geleneklerini bırakmamalıyız. Avrupa
               Bunları  düşünmek  devletin  tarihi,   ya  da  tarafsız  kalmak  korkusuyla   bize  ilim  ve  tenkil  bahsinden  örnek
               tabii,  apaçık  ödevidir,  ama  köylüler   eski  kafalı,  fakat  iyi  niyetli  Babıali   olabilir,  ama  ahlak  dersi  veremez.
               için  harcanan  paranın  ve  emeğin   efendilerine  büyük  işler  vermek   Mertlik, cömertlik, insanlık bahsinde
               adı, en uyanıklarımızın ağzında bile,   zorunda   kalmışlardır.   Böylece   o bizden örnek almalıdır. Medeniyet
               fedakarlıktır.  Sanki  devlet  bizim   devrimi görünüşte benimsemiş, fakat   dediğin  tek  kişi  kalmış  canavar!
               kadar onların devleti değilmiş gibi.  için için eski okuryazarlar saltanatına   Japonlar  milli  geleneklerinden  hiç
               Kırk  bin  köyün  her  birine  bir  nefes   bağlı  kalem  efendileri,  akrabalık,   ayrılmadan  Avrupa  medeniyetini
               devrim  götürmenin  en  kestirme,     ahbaplık  gibi  münasebetlerin  de   pekala benimseyebildiler?
   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216