Page 169 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 169

167





                   Semaî



               NİHAVEND


               Duruşun andırır asil soyluyu                                 Emirgân, Bebek’li, Aşiyan’lı mı?
               Hisar, Kuruçeşme, sâhil boylu mu                             Kız sen İstanbul’un neresindensin?
               Arnavutköy’lü mü, Ortaköy’lü mü?
               Kız sen İstanbul’un neresindensin?                           Soyun buralı mı, başka yerden mi?
                                                                            Huyun âşığına küsenlerden mi?
               Başında esen kavak yeli mi?                                  Yeşilyurt, Florya, Bakırköy’den mi?
               Gözünden akan aşkın seli mi?                                 Kız sen İstanbul’un neresindensin?
               Sarıyer, Tarabya, İstinye’li mi?
               Kız sen İstanbul’un neresindensin?                           Merhametin bahâr yoksa kışdan mı?
                                                                            Tatlı yanağından, çatık kaşdan mı?
               Gülüşün sahte mi yoksa candan mı?                            Esentepe, Yıldız, Beşiktaş’dan mı?
               Bağlarbaşı’ndaki tozlu yoldan mı?                            Kız sen İstanbul’un neresindensin?
               Erenköy, Kadıköy, Üsküdar’dan mı?
               Kız sen İstanbul’un neresindensin?                           Beste: Ünal Narçın
                                                                            Güfte: Âşık Yener
               Bilmem sözlü müsün, ya nişanlı mı?
               Sevgilin yaşlı mı, delikanlı mı?









               MÂHÛR                                                        HİCAZ


               Bir safâ bahşedelim gel şu dil-i nâşâde                      Martılar âh eder, çırparlar kanat
               Gidelim serv-i revânım yürü Sâdâbâd’e                        Deryâlar açılır, açılır kat, kat
               Üç çifte kayık iskelede âmâde                                Gayrı beklemeğe kalmadı tâkat
               Gidelim serv-i revânım yürü Sâdâbâd’e.                       Görünsün karşıdan İstanbul şehri.

               Beste: Arif Sami Toker                                       Dalgalar yâr beller, kopar kıyamet
               Güfte: Nedîm                                                 Deryâyı kan eder, kan eder hasret
                                                                            Gayrı beklemeğe kalmadı tâkat
                                                                            Görünsün karşıdan İstanbul şehri.

                                                                            Beste: Mesut Cemil
                                                                            Güfte: Nâzım Hikmet
   164   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174