Page 174 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 174
172
İSTANBUL İNSANI
Tuğçe Yaman
İletişim Sanatları Bölümü Öğrencisi
Hakkında yazılmış daha fazla şiir, sabah çıkarken ana-babalarımızdan, Şehrin verdiği yorgunluk ve hızlı
makale, deneme, köşe yazısı ve “Aman kızım/oğlum, dikkat et, burası yaşama çok çabuk ayak uydurabilirler.
adına bestelenmiş şarkı olan başka büyükşehir, başına bir şey gelir, biri Bir girdaba benzer bu şehir. İçine
bir şehir daha yoktur herhalde. Yolu bir şey ikram ederse sakın alma girdin mi seni alır en dibine çekiverir.
İstanbul’un kenar mahallelerine kesin uyuşturucu koymuştur içine, Ve ancak girdaptan çıktın mı
düşmemiş bir fotoğraf sanatçısı bin bir türlü mafya var, uzak dur anlarsın nasıl bir yerde yaşadığını.
henüz en iyi fotoğrafını çekmemiştir, insanlardan...” gibi telkinlerle evden Ancak İstanbul insanı uslanmaz
ya da bir ressam Emirgan’a, Boğaz’a dışarı çıkarız. Ve sokakta özellikle çocuk gibidir biraz. Herşeye rağmen
uğramadıysa henüz en eşşiz manzara tek başımıza yürürken, sürekli girdapda yaşamayı sever, zevk alır.
resmini çizmemiştir. İstanbul’da arkamızdan biri bizi mi takip ediyor Çünkü böyle yaşamaya alışmıştır ve
dört mevsimi geçirmemiş bir hissine kapılsak da karşılaştığımız kaç yaşına gelirse gelsin gücü hala
müzisyen, duygulu bir aşk şarkısı ilk insana hemen güveniveririz. yerindedir. İki şehir arasında kalmayı
bestelediğinden bahsetmemelidir. Para verdiğmiz dilenciden aldığımız versin, aklı öbür şehre gitse dahi bir
Yalnızca onlar değil elbet, sıradan bir “hayır duaları”, adres sorduğumuzda anlık, kalbi her zaman İstanbul’da dır.
turist yolu İstanbul’a rast gelmediyse, bize uzun uzadıya yol tarif eden Ve döner dolaşır yine İstanbul’da kalır.
bütün dünyayı gezmiş olsa dahi daha yaşlı kişi bize yalnız olmadığımızı
gezilecek tonla yeri var demektir. gösteriyor bir nevi. Sağanak Pek kural tanımaz bir şehirdir
yağmurda sığındığımız bir esnafta İstanbul. Ve bundan kaynaklıdır
Avrupa’da ya da Asya’da herhangi içtiğimiz sıcacık, tavşankanı çayın aslında binalarından kimisinin
bir şehre gittiyseniz eğer bu şehirle tadı başka hiçbir yerde bu kadar tarihi olup kimisinin yeni tarzda
ilgili bir takım sokak kuarllarıyla lezzetli olamaz. Hiç tanımadığınız olması. Çünkü, her çeşit insan yaşar
karşılaşırsınız. Mesela her iki kıtanın insanlarla bir anda kırk yıllık dost gibi İstanbul’da. Bu yüzdendir gece gündüz
da gözlemlediğim kadarıyla ortak olabilirsiniz bu şehirde. O yüzdendir demeden İstanbul’un gözünü bir an
bir özelliğinden bahsediyim size. bir mahalle de kıraathaneye girip olsun kırpmaması. Gelene kucak
Sokaklarda yüksek sesle konuşmak selam verdiğinizde herkesin açar bu şehir. Evine gelen misafirine
yasaktır. Avrupa’da bu durum kişisel selamınıza karşılık vermesi. Çünkü sunulması gereken ne var ise serer
haklara taciz olarak algılanırken İstanbul insanı önyargılarından turistlerin önüne. Bu yüzdendir
Asya’da saygısızlık, seviyesizlik çarçabuk kurtulmayı bilir. Aslında herkesin mutlaka bu şehre uğraması.
olarak algılanır. Evet bir bakıma İstanbul insanı zenginden fakirine Gelen tadına doyamaz, giden kalbini
belki insanlar rahatsız oluyordur, bir şekilde “mahalle kültürüyle” bırakıpda gider İstanbul’dan. Bir gün
“Bana dokunmayan yılan bin büyür. Kimi tam ortasında, kimi biraz yine geleceğiz umuduyla...
yaşasın” mantığında ilerletiyorlardır kıyısında. Bu yüzden keskin kurallara
hayatlarına. Oysa İstanbul’da ihtiyaç duymaz İstanbul insanı. Bu
sokaklarda, kış mevsiminde, biraz parmağını mumun ateşinde
gece vakti gezen bozacılarımız, gezdirmeye benzer. Yanacağını
eskicilerimiz, seyyar satıcılarımız, bilirsin, korka korka da olsa parmağını
pazarcılarımız... Bunların hepsi ateş üzerinde gezdirirsin. Bir yanar,
iletişim kurmayı sağlar. İstanbul’un bir yanmaz... İstanbul insanı da
da en büyük özelliği de budur belki öyledir. Korkarak yaklaşırsın yanına.
de. Çünkü hepimiz evlerimizden Belki yakar, belki yakmaz.

