Page 173 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 173

171



















               devam ettim. Nerede kalmıştı dünkü    aşık olunca daha güzel. Ve sonra çok   nasıl da anlıyorum şimdi seni.
               huzurlu  İstanbul,  nerede  gördüğüm   ilginç bir şey oldu... Alıştım. Bir anda,
               E-5 kenarı, mutsuz insanların gezdiği   sorgulamadan, bütün kaosu, korkuyu   Seni  de  Orhan  Veli...  Seni  de  Necip
               garip İstanbul.                       yenerek. Sonra İstanbul’un hızına ben   Fazıl...  Seni  de  İstanbul’dan  yorulup
                                                     uydum...                             Ege’ye  yerleşmek  isteyen  adam...
               Günler  böyle  geçiyordu.  Kızlarla                                        Seni  de    İstanbul  olmadan  asla
               tanışmıştık.  Hepimiz  Anadolu’dan    İhaneti  gördüm,  yalanı,  İstanbul’un   diyen entellektüel... Seni de Pradasız
               okumak  için  gelmiş,  cici  masum    tezatının   yıprattığı,   kaosunun   çıkmayan  kız...  Seni  de  sokaklarda
               kızlardık. Hepimizin tek ortak noktası   yorduğu insanları gördüm. Ama o an   çöp toplayan delikanlı... Ve seni de...
               bu  değildi  elbet.  Biz  o  şiirlerdeki   bir  şeyi  daha  gördüm.  Hepsi  bunlar   Sizi  bilmem  ama  benim  annesi
               İstanbul’a  aşıktık.  Ve  birgün  her   için  İstanbul’u  suçladıkları  gibi   vurduğu  halde  anne  diye  ağlayan
               genç gibi yapmamız gerekeni yaptık.   koştukları ilk kucakta İstanbul’du. Ben   çocuktan  hiçbir  farkım  yok.  Şimdi
               Taksim’i keşfettik!                   de öyle yaptım. Şirinevler’e küfrettim,   bu  yazıyı  okuduysanız  gözlerinizi
                                                     Bebek’e koştum. Taksim’i lanetledim,   kapatıp,   kendi   İstanbul’unuzu
               Taksim’de Bir Tramvay Olsam           Bostancı’da    huzur     doldum.     düşünün. Ne mi göreceksiniz?
                                                     Çamlıca’dan   İstanbul’a   baktım,
               Ruhsal  bir  çöküntüdeydik  hepimiz.   ağladım. Bir gece Sarıyer’e küstüm, bir   Mecnun’lar  farklı,  Leyla  aynı...  Siz
               Umduğumuzu  bir  ay  geçmesine        sabah Sarıyer’le barıştım. Sonra n’oldu   bir  de  “ela  gözlü  çöl  ahumu”  benim
               rağmen  bulamamıştık.  Belki  de      biliyor  musunuz?  Ben  İstanbul’a   gözümden görün istedim.
               ne  aradığımızı  bilemiyorduk.  Hiç   aşık  oldum.  Bir  daha,  yeniden,
               gitmemiştik  daha  Taksim’e.  Belki   daha  çok...  Sonra  her  yerini  sevdim
               aradığımız oradadır dedik, gittik.    onun.  Yenibosna’nın  travestisini,
                                                     Taksimi’nin marjinalini, Bostancı’nın
               Bartın nüfusundan fazla insan, genci,   huzurunu,   Sarıyer’in   sükunetini,
               yaşlısı,  yerlisi,  turisti  birarada  ve   Bebek’in   hareketini,   Kanlıca’nın
               upuzun  bir  caddede...  Muazzam  bir   yoğurdunu,  Çamlıca’nın  renklerini,
               tabloydu.  Ve  tam  ortasında  kırmızı   Galata’nın demini... Eğlence hayatının
               bir  tramvay.  Senelerdir  milyonlarca   vurdumduymazlığını  ve  o  boğazın
               insan  taşımıştı,  belki  de  daha  fazla.   dalgasını...
               Peki  ya  sen  tramvay,  sen  bulabildin
               mi istediğini İstanbul’dan?           Sen   Bir   de   Leyla’yı   Benim
                                                     Gözümden Gör
               Karnımda  Kelebekler,  Karşımda
               İstanbul... Şimdi Şiirin Tam Zamanı   Dolu dolu üç sene... Kah  dövdü beni
                                                     İstanbul  kah  okşadı  ama  hamdım,
               İstediğim  ne?  N’apıyorum  ben?      pişirdi.  Şimdi  bir  evladın  anasını
               Yanlış  mı  yaptım  acaba?  Sorularıyla   sevdiği  gibi,  bir  can  bir  canan
               cebelleşirken  bir  şey  oldu...  Aşık   gibi  seviyorum  İstanbul’u.  Benim
               oldum.  Sonra  anladım  ki  İstanbul   kanatlarım  İstanbul...  Ah  Hezarfen
   168   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178