Page 179 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 179

177






               İSTANBUL



                                  Nur Eylül İlkar
                 İletişim Sanatları Bölümü Öğrencisi



               Birçok  savaş  gördüm  ben.  En       tepelere. Yankılandı, yerlerine ulaştı.  bulanları gördüm. Suya üfledim, her
               güçlü  kalelerimin  yıkılışını,  bir   Birçok  merhamet  gördüm  ben.      canlıya ulaşsın diye
               kişinin  yıkılışını  izledim.  Sesimi   Affedilmeyecek  hataları  affedenleri   Birçok  özlem  gördüm  ben.  İki
               çıkaramadım. Acımı denize gömdüm.     ama  en  önemlisi  kendini  affeden   kıta  arasındaki  özlemi,  iki  mevsim
               Dalgalar   vurdu   kıyıya.   Sertçe.   insanları  gördüm.  İnsanlık  için   arasındaki özlemi, iki kişi arasındaki
               Birçok  mutluluk  gördüm ben.  Tahta   sevindim.  Defne  yaprağına,  zeytin   özlemi gördüm. Sarıldım toprağımla.
               yeni  geçen  hükümdarın  sevinişini,   dalına söyledim. Güç aldılar        ‘ Daha sıkı daha sıkı dayanın ‘ dedim.
               kazanılan  zaferleri,  kurulan  yeni                                       Böyle böyle her şeyi gördüm her şeyi
               ilişkileri,   bir   kişinin   kendisini   Birçok  pişmanlık  gördüm  ben.  Bir   yaşadım ben.
               sevebilmesini  gördüm.  Sevincimi     komutandan  daha  akıl  almadığı
               rüzgara bıraktım. Bazen okşadı bazen   için  pişman  olan  hükümdarları,   Çocuktum büyüdüm: olgunlaştım...
               deliye döndürdü herkesi.              yapılan  hatalar  yüzünden  pişman   Bazıları belki sorar kaç yaşındasın Ey
                                                     olanları  ve  yapmadıkları  yüzünden   İstanbul  diye.  Size  diyemem  ki  ben
               Birçok  hastalık  gördüm  ben.  Bir   pişman  olarları  gördüm.  Acılarını   300  bin  yıllığım.  Bir  karıncaya  göre
               hükümdarın      delice   hamleler     yaşamalarına     izin     verdim.    çok  daha  fazlasıyken  bir  kuşa  göre
               yapmasını,  bir  halkın  salgından  yok   Bulutlara   seselendim,   yağmur   çok daha azıyım.
               olmasını,  bir  kişinin  zihnindeki   oldular.  Birçok  huzur  gördüm  ben.
               oyunlar  yüzünden  deliye  dönmesini   Boğazın  güzelliğinden,  bir    insanın   Ben gördüklerim kadarıyla yaşadım.
               izledim.   Umut   fısıldadım   yedi   gülüşünden,   inancından   huzur     Göreceklerim kadarıyla da olacağım.




               HİSSET İSTANBUL                       Galata’dan  çekilmiş  bir  fotoğraftır   Eyüp’ten  baktığın  doğa,  kurtulmaya
                                                     İstanbul. Hangi kadraj çekerse çeksin   bırakılmış  bir  ebru  gibi  asılmış
                                                     harika  çıkmıştır,  çıkacaktır.  Elindeki   bekliyor  öylece.  Haliç’in  çarpık
                                   Beyza Bozkurt     bütün  müzik  aletleri  şarkı  söylüyor   yerleşimindeki o kare evlerin duruşu,
                 İletişim Sanatları Bölümü Öğrencisi  İstiklal.  Bütün  evlatlarını  dizine   umudun  dansıdır.  Ada  sahillerinde
                                                     oturtmuş yine İstanbul. Keyfi yerinde   beklersin gidenleri. Beklediğin sadece
                                                     kadehlerini çınlatır yine.           bir vapur olsa bile..

               Bir  çerçevenin  içerisinde  yürürsün   Kapalıçarşı’da  yürürken  işlemelerin   Yürürken   İstanbul’da,   sanata
               İstanbul’da.  Sanat  bağrına  basmıştır.   dokusunu  hissedersin.  Dev  bir   rastlarsın.  Rastladığın  sanat  mıdır,
               Adım  adım  keşfedersin  İstanbul’u.   müzedir İstanbul. Uzaktan sesler gelir   İstanbul   mudur?   Aylak   aylak
               Yürürken  Beşiktaş’ta  bir  sokak     İstanbul’u  anlatan,  dizeler  sıralanır   dolaşırken   anlarsın   gerçekleri.
               sergisine  rastlarsın.  Sokaklar  salaş,   ardı  ardına.  Gülhane’de  bir  ceviz   Hissedersin,  duyarsın.  İstanbul’da
               rahat bir o kadar da huzur vericidir.   ağacında düşünürsün Hikmet’i. Eğer   yaşarsın  sanatın  en  derin  ağrısını.
               Ne  tarafa  yürürsen  yürü  bir  tarihe   yine  İstanbul’sa  parça  parça  dökülür   Hissettiğinde İstanbul’u o zaman sen
               rastlarsın;  sanki  küçük  bir  kasabada   ağzından şiirler. Kadıköy ile okurken   de dokunacaksın sanata.
               yürürken   karşılaştığın   akrabalar   klasikleşmişleri canlanır gözünde esir
               kadar samimi ve senden.               şehrin insanları.
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184