Page 176 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 176
174
O yüzden bizim yıkılsın yerine İstanbul öyle bir şehir ki bizler bir mesajlarla insanları kendisine çekiyor,
yenisi yapılsın diye beklediğimiz noktada onu bastırmaya çalışırken bir gelen bir daha geliyor, evine
binaların önünde durup saatlerce o gelen turistlerin sevgi gösterileri dönen bin pişman oluyor, kimisinin
onu inceleyebiliyorlar. Binaların sayesinde küllerinden doğmaya kalbini çeliyor kendine taşınmalarını
dertlerini, yaşadıklarını dinleyip bu çalışıyor. Ve bu durum hoşuna sağlıyor. Kısacası İstanbul yaşıyor ve
şehri anlamaya çalışıyorlar. gidiyor olacak ki, dünyaya yolladığı sesini duymamızı bekliyor.
ÖĞRENCİ GÖZÜYLE
İSTANBUL
Nihan Selek
İletişim Sanatları Bölümü Öğrencisi
Bir İstiklal Caddesi, bir Bağdat görenleri büyüleyen bir yer burası. dersiniz. İstanbulun farklı
Caddesi, bir Kadıköy, bir Eminönü... Peki ya diğer yüzü? kültürlerinden gelen insanlarıyla
Her köşesi ayrı bir güzel, her yerinde şehrin kenarda kalanlarını büyük
ayrı bir tarih ve hikaye var. Bir Kimisine göre dünyanın başkenti, bir ayrımla görebilirsiniz. Öyle
günümüze sığamayacak onlarca güzel güzellikler diyarı. Kimisine göre ise; güzel, ahlaklı, okumuş insanlar
yer... bombos ve her şehir gibi. Kimisi tanırsınız ki; saniyesinde hayranlık
tonla para kaldırıp, krallar gibi beslersiniz şahsına. Ama öyle de
Boğaz’ın ferahlatıcı ve muazzam, yaşıyor by şehirde, kimiyse yokluktan değişiklerini görmek mümkündür
mavi patiskaları yırtan vapurlar, Pier karnını doyuracak bir ekmeği zor ki; “Allah korusun, ne kötü insanlar
Loti’den görünen günbatımı, Kız buluyor Türkiye’nin göz bebeğinde. var?’’ dersiniz. Bu yüzden çoğu
kulesi’nin hiç eskimeyen güzelliği, Kimisi her akşam ailesi ile beraber insan bahsettiğimiz ikileme rağmen
Süleymaniye Camisi ve etrafındaki izliyor boğazı, yanında güzel bir yaşamaktan vazgeçemez İstanbul’dan.
meşhur kuru fasulyeciler, İstanbul sofra ve içkisiyle, Kimiyse ekmeğini Gönül bağını koparıp da gitmek
Üniversitesi’nin tamamen geçmiş kazanmak için kıta değiştirirken kolay olmaz. Belki de eski İstanbul’u
kokan ünlü kapısı, Mısır Çarşısı’nın görebiliyor boğazı bir tek,doluluktan unutmayı kabul etmeyen inatçı
baharat kokusu ancak yaşanırsa bir nefes alınamayan İETT otobüsünün insanlarızdır. Çocukluğumuzun
anlam kazanır. İşte Yahya Kemal’in o içerisinde. geçtiği sıcacık mahalle kültürüne geri
meşhur şiiri kulsklsrımızda çınlıyor: dönebilmek ümidiyle...
“Sana dün tepeden baktım aziz Varlıkla yokluk arasındaki çizginin,
İstanbul! / Görmedim gezmedim, çok ince hatlarla çizildiği bir
sevmediğim hiçbir yer. / Ömrüm şehir İstanbul! Varlığın, yokluğun
oldukça gönül tahtıma keyfince üzerinde kendisini bağıra bağıra
kurul! / Sade bir semtini sevmek hissettirdiği bir şehir. Bu durum en
bile bir ömre değer. / Nice revnaklı iyi elit diye tanımlayabileceğimiz
şehirler görünür dünyada, Lakin bir kısım ile elit olmayan kesime ait
efsunlu güzellikleri sensin yaratan. yaşam merkezlerini gezdiğinizde
/ Yaşamıştır derim en hoş ve uzun anlarsınız. Öyle yerler var ki
rüyada. / Sende çok yıl yaşayan, sende İstanbul’un’’ Aşık olunası güzellikte
ölen, sende yatan’’ der Yahya Kemal. bir şehir’’ derken, gittiğiniz başka
Gerçekten de tüm güzelllikleriyle bir yerde “ne ara şehir değiştirdik?’’

