Page 38 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 38

36


















            yolun  etrafında  ise  köşkler  vardı.   Dedesinin  eline  sıkı  sıkı  yapıştığını   vagonları  da  üç  mevkiye  ayrılmıştı.
            Şimdi maalesef bunlarda sadece ikisi   hatırlıyordu.   Her   tarafından    Birinci  mevki  koltukları  kırmızı
            duruyor. Rahmi Duman’ın ve Resneli    dumanlar  çıkartan  ve  durmadan     deriden  yapılmış  olup  bir  veya  iki
            Niyazi’nin torunu  Niyazi Resneli’nin   homurdanan  kara  lokomatif  onları   kişilikti.  Kafanızı  arkaya  dayayıp
            köşkü.  Niyazi  Bey  ben  ölmeden     bir  lokmada  yutacaktı  sanki.  Birden   ayaklarınızı  uzatabilirdiniz.  İkinci
            bu  köşk  yıkılmaz  demişti,  bir  özel   Küçükçekmece’deki  kanbur  ihtiyar   mevkinin döşemesi ise yeşil renkteydi.
            sohbetlerinde.                        gözünün önüne geliverdi. Ellili yıllarda   Üçüncü mevkide oturacak yerler tahta
                                                  Bakırköy’e  bağlı  küçücük  bir  köy   olup en fazla müşterisi olan  mevkiydi.
            Bakırköy’ü  gezerken  Ahmet  “dede”   olan Küçükçekmece de trenden inip    Yazın  Florya  plajlarına  gitmek  için
            demişti,   “Bakıköy,   İstanbul’un    deniz tarafına geçtiğinizde, ortasında   treni  seçen  halk  (Başka  seçenek  de
            merkezine  uzak  mı?”  İstanbul’un    yıllanmış, her an yıkılacakmış hissini   yoktu zaten) salkım saçak bu trenlere
            merkezi hiç aklına gelmemişti, daha   veren dev bir çınar ağacı olan bir kır   biner,  enteresan  görüntüler  ortaya
            doğrusu  hiç  düşünmemişti.  Neresi   gazinosu  vardı.  Bu  çınar  ağacının   çıkardı. Bir de halk otobüsleri vardı.
            olaydı İstanbul’un merkezi. Vilayetin   gövdesi  o  kadar  büyüktü  ki  yedi   İki  adet  burunsuz  White  marka,
            olduğu yer, yani Cağaloğlu mu? Sirkeci   sekiz kişi elele tutuşsalar ağacı ancak   iki  adet  de  burunlu  ford  marka
            mi?  Aksaray  mı?  Yoksa  Taksim  mi?   sarabilirdi. İçi boş olan bu gövdenin   otobüs  Bakırköy-Sirkeci  arasında
            Çocukcağız nereden bilecekti nüfusu   bir yerine kapı yapan kanbur ihtiyar   çalışırdı.  Bu  otobüsler  İstanbul
            bazı  komşularımızdan  bile  daha     akşamleyin  sandalye  ve  masalarını   Caddesi’ni takip ederek Zeytinburnu,
            fazla  olan  koskoca  İstanbul’un  her   toplar  buraya  yığar  kapısına  ise   Kazlıçeşme,  Yedikule  kapısından
            semtinin başka bir merkez olduğunu?   koskoca bir asma kilit asardı.       girip,  Samatya,  Aksaray,  Beyazıt,
            Anadolu’da  vilayetin  bulunduğu  yer                                      Çemberlitaş   ve   Sultanahmet’ten
            şehir merkezi sayılırdı. O zaman buna   Haftasonları İstanbul halkının piknik   Sirkeci’ye  bir  saatten  fazla  bir
            göre cevap vermeliyim diye düşündü.   yapmak için tercih ettikleri yerlerden   zamanda giderlerdi. Ford otobüslerin
            “Trenle  22  dakikada  gidebilirsin”   birisiydi   burası.   Küçükçekmece   her tarafından gıcırtı sesleri gelir bu
            dedi  torununun  başını  okşayarak.   İstasyonu’nun   hemen    karşısına   seslere,  yokuşları  çıkarken  ise  sanki
            Ellili yılların ortasına kadar kömürlü   sıralanmış   kasaplardan   Trakya   memnuniyesizliklerini  ifade  etmek
            kara tren çalışırdı Soğuksu İstasyonu   eti  almaya  gelen  İstanbul  halkı   için  çıkarttıkları  homurtu  sesleri
            ile Sirkeci Garı arasında. Daha sonra   buradaki  lokantalarda  yemeklerini   karışır,  nasıl  çalıştıklarına  hayret
            elektrikli  tren  Halkalı  İstasyonu   yiyip  evlerine  öyle  dönerlerdi.  Bu  et   ederdiniz. Elektrikli trenlerin devreye
            ile  Sirkeci  Garı  arasında  çalışmaya    lokantalarından en çok tutulanlardan   girmesi  hem  zaman  bakımından
            başlamıştı.                           bir tanesi daha sonra çok meşhur olup   hem   de   rahatlık   bakımından
                                                  Florya’da  büyük  bir  yer  açan  Beyti   Bakırköy’lüleri   rahatlatmıştı.   Bu
            Kırk beş dakika sürerdi Bakırköy’den   idi.  Gölü  denizle  birleştiren  derenin   trenlerde  seyyar  satıcıların  yanısıra,
            kara   trenle   Sirkeci’ye   gitmek.   üzerinde  Mimar  Sinan  tarafından   biri keman, biri darbuka bir diğeri ise
            Kalkarken  önce  raylar  üzerinde     yapılan  köprünün  hemen  dibinde,   klarnet  çalan  üç  çingene  çocuğunu
            patinaj  çeken  kapkara  lokomatif  her   gölün  kıyısındaki  gazinoda  hem  et   hatırlıyordu. On beş yaşlarındaki bu
            tarafından beyaz dumanlar çıkartırdı.   hem balık yemek mümkündü. Ayrıca   çocuklara Bakırköy’lüler “los piçikos”
            Bir    keresinde    Küçükçekmece      burası  rakı  içmek  için  de  keyifli  bir   adını  takmışlardı.  Bu  çocuklar  her
            İstasyonu’nda dedesi ile trenden inip   yerdi.  Torununun  bir  sorusu  onu   istasyonda kompartıman değiştirerek
            lokomotifin  önünden  geçmişlerdi.    nerelere  götürmüştü.  Kara  trenin   çeşitli şarkılar çalıp para toplarlardı.
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43