Page 185 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 185

183






               Soyutlamanın  tutarlı  ve  bilimsel   çok  devinimi  verir.  Shakespeare’in   öykünme değil, kendi iç yaşamımızın
               olabilmesi   için   kavramsal   bir   oyunları,   Dante’nin   Komedya’sı,   gerçek bir anlatımıdır.
               modele  dayanması  gerekir;  yani     Goethe’nin   Faust’u,   Cervantes’in
               belli   kuramlardan,   modellerden    Don  Kişot’u  gibi  yapıtlarda  insansal   Sanat  ve  bilim  aynı  zamanda
               ve  denencelerden  hareket  edilmesi   duyguların  ve  devinimlerin  tümünü   birbirlerini   tamamlar   nitelikte
               gerekir.   Oysa,   sanatta   belli    yaşamak gerekir.                     etkinliklerdir.   Bilim,   nesnelerin
               kuramlara  ve  modellere  dayanma                                          nedenlerini  anlamamızda,  sanat  ise
               zorunluluğu  yoktur.  Çünkü,  sanat   Bilimde  aranan  şey  doğruluktur.  Bu   onların   biçimlerini   görmemizde
               sürekli  bir  somutlaştırma  süreci   nedenle bilimde duygulara yer yoktur,   yardımcı  olur.  Sanat  da  bilim  gibi
               niteliği  taşımaktadır.  Bilim  doğal   bilim  tamamen  akılcı  ve  mantıksal   bir bilgi alanı, özel bir bilgi alanıdır.
               ve  toplumsal  olguların  dayandığı   olmak  durumundadır.  Oysa  sanat    Sanat  ve  bilim  ayrı  düzlemlerde
               yasaları  bulgulamaya  ve  olayları   yapıtında gerçeklik kadar güzelliğe de   hareket  ettikleri  için  çelişmezler  ve
               açıklamaya çalışırken, sanat biçimleri   yer  vardır.  Sanat  bir  ölçüde  de  olsa,   birbirlerini  tamamlarlar.  Bilimin
               bulgulamaya çalışır.                  eğlenme,  boş  zamanı  değerlendirme   kavramsal yorumlaması engel olmaz.
                                                     isteğine  bir  yanıttır.  Bunun  için  de   Bunların görüş açılarının farklılığı da
               Bilimin  görüş  açısıyla  sanatın  görüş   hoşa gitmesi gerekir. Burada güzellik,   bir  zenginlik  kaynağıdır;  gerçekleri
               açısı  arasında  da  önemli  farklar   nesnelerin  doğrudan  doğruya  bir   daha  iyi  ve  çok  boyutlu  olarak
               vardır.  Bilim  gerçekliği  soyutlayarak   özelliği  olarak  ele  alınmamıştır.   görmemize katkıda bulunur.
               açıklamaya çalışırken, aynı zamanda   O  insan  anlığı  ile  bir  bağlantıyı
               onu yoksullaştırmaktadır. Oysa sanat   ifade  etmektedir.  David  Hume’un   Bilim  ve  sanatın  gücü  onların
               basite  indirgenmiş  formüllere  yer   dediği  gibi,  “Güzellik  nesnelerin   kuramsal  yönündedir.  Gerçeği  konu
               vermez,  konu  edindiği  gerçekliği   kendilerinde olan bir nitelik değildir.   edinen bili ve sanat, gerçeği ayrı ayrı
               somutluk  boyutlu  içinde  ele  alır   O,  yalnızca  güzellikleri  seyreden   açılardan  değerlendirirler.  Ancak
               ve  çok  boyutlu  olarak  yansıtmaya   anlık içinde vardır.” Sanat bu anlamda   bu  farklı  yaklaşımlar  birbirlerini
               çalışır.  Sanatta  nesnellikle  öznellik,   nesnel  dünyaya  ilişkin  sezgilerin   tamamlayarak  gerçeği  salt  sanatsal
               tasarımsalla  anlatımsal  iç  içedir.   bir  ifadesidir.  Güzellik  duyusu  ise,   ya  da  salt  bilimsel  açıdan  ortaya
               Bu  nedenle  sanatta  nesnel  ve  öznel,   biçimlerin  devingen  yaşamına  karşı   koymazlar.   Böylece   bilim-sanat
               tasarımsal  ve  anlatımsal  arasında   bir  duyarlıktır.  Ancak  bu  duyarlık   tamamlayıcılığı  gerçeğin  bilimsel-
               kesin  bir  ayırım  yapmak  son  derece   hiç bir zaman sanatçının duyguların   sanatsal  bilgisini  ortaya  koyarak,
               güçtür.  Örneğin  bir  Shakespeare,   kölesi  olacağı  anlamına  gelmez  ve   gerçeği  yani  evren,  toplum  ve
               bir  Dostoyevski  ve  bir  Tolstoy’un   gelmemelidir de. Tam tersine, sanatçı   insana  ilişkin  nesneleri  ve  ilişkileri
               yapıtları ne yalnızca tasarımsal, ne de   duyguların  kölesi  değil,  efendisi   anlamamıza,   yorumlamamıza,
               yalnızca anlatımsaldır.               olmak  ve  bu  efendiliği  izleyicilere   açıklamamıza  ve  düzenlememize
                                                     aktarabilmek       durumundadır.     yardım   eder.   Yani   bilim   ve
               Bilimde     gerçekler   kavramlar     Bilimsel  bilgi  uzlaşımsal  olduğu   sanat  geleceğe  yönelik  birer  ışık
               aracılığı  ile  yorumlanırken,  sanatta   halde,  sanatsal  bilginin  sezgisel   kaynağıdırlar.
               yorumlama  daha  çok  duyuşlara  ve   bir  yapısı  vardır.  Sanat  uzlaşımlar
               sezgilere  dayanır.  Örneğin,  resim   dünyasından   bir   kaçış   olmak
               sanatı bize dış nesnelerin biçimlerini   nedeniyle  bilimi  tamamlar.  Sanat
               gösterir.  Dramaturgi  ise,  kendi  içsel   bizi gerçekliğin özkaynağına götürür
               yaşamımızın  biçimlerini  gösterir.   ve  bunu  yaparken  de  duygularımızı
               Böylece dramatik sanat, yaşamın yeni   bir  kenara  itmez.  İnsan  yalnızca
               bir  boyutunu  ve  derinliğini  açımlar,   sanatçının  duygularını  yaşamakla
               bizi  aydınlatır  ve  insanı  daha  iyi   kalmamalı,  aynı  zamanda  onun
               tanımamıza yardımcı olur. İnsanlara   yaratıcı etkinliğine de girebilmelidir.
               içsel bir özgürlük sağlayan sanat, geniş   Bilim düşüncelerimizdeki düzenliliğe
               ölçüde duygulara seslenir, duyusaldan   yönelir.  Bu  anlamda  sanat  bir                  Sanat Olayı - 1982
   180   181   182   183   184   185   186   187   188   189   190