Page 188 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 188

186






            RESİMDE KONU                          karşıt  duran  hiçbir  unsur  olmadığı   halde  diyoruz  ki  ister  gördüğünü
                                                  için  tablo  Hıristiyan  bir  öz  taşıyor
                                                                                       olduğu  gibi  tuvaline  geçireni  olsun,
                                                  sanılmıştır.  Yaptıkları,  Meryem  ana   ister  gördüğünü  değil  de,  şehvet
                                                  tasvirlerini  yok  etmeye  kalkışan,   hissini  veya  hissimizi  tahrik  edecek
                                                  günah  çıkarmaya  koşan  ressamlar   şekilde  olanı  olsun  sanattan  ayrı,
                                    Nuri İyem     vardır.  Hem  de  işbu  Meryem  analar   sanat  dışı  işler  yapmışlardır.  Tekrar
                                                  pek terbiyeli pozlarda, her yanı kapalı   edelim,  her  ikisinin  sonuna  kadar
                                                  giyimlere bürünmüş oldukları halde.   sadık kaldıkları şey konudur. Çıplak
            Resimde  çoğu  kimse  konu  ile       Evet bir peyzaj da en küçük ayrıntıda   kadın konusu, ya da şehvet hissimizi
            formun  belirttiği  özü  birbirinden   içten gelen bir inanç, yahut (Bir ceviz   tahrik konusudur. Birçok ressam gibi
            ayırmasını  bilmiyor.  Konuya  takılıp   kabuğunda bütün bir dünya). Bunlar   Matisse’te, Picasso’da çıplak kadın ve
            kalıyor.  Oysa  konuya  takılmak      formun  gücünü  gösteriyor.  Konu    erkeği  sevişme  halinde  çizmişlerdir.
            boşunadır,  resmin  anlaşılmasında    bahaneden  başka  ne  olabilir?  Ama   Ama bu çizilenlerde konunun aşılmış
            rolü yoktur konunun. Resmin konusu    yine  de  konusuz  resme  kızıyorlar,   ve  formun  dile  gelmiş  olduğunu
            ile  oyalanıp  duran  eleştirmeciye   gerçeğe dönmek gerekir diyorlar. Ne   gördüğümüz  için  konusu  ile  değil
            alayına;  ne  entelektüel  eleştirici  der   diyelim.                      form ve öz bütünü ile bizi sardıklarını
            ressamlar.  Ama  ressamlardan  konu                                        görüyoruz.  Konu  ile  değil,  formun
            düşkünü  olanlar yok  mu?  Çok..   En   Renoir’in  çıplakları  ile  Peinture,   verdiği, formun bünyesinin getirdiği
            olmadık  en  umulmadık  konularla     dediğimizin    sınırları   içinde    bu  beşeri  özü  kabul  ediyoruz.  Ama
            seyirci  ve  eleştirici  avına  çıkan  bir   kalabilmesine  başarı  diyoruz.  Ama   bazı  insanlar  bu  resimler  karşısında
            ressam  var.  Eğer  konu  resmin  konu   çoğu  kimse,  çıplakta  bu  sınırı  aşar,   başka  türlü  duygulanır  ve  başka
            resmin  anlaşılması  için  bir  araçsa,   işin çok aşağılık cinsten bir tasvirine   sonuçlara erelermiş. E, kolay değildir,
            aynı  konuyu  işleyen  iki  figüratif   girişir.  Ya  da  olduğu  gibi,  gördüğü   seyirciyi  konudan  kurtarıp  resme
            ressamın  yaptıklarının  aynı  olması   gibi bir çıplağı tuvaline kor. Bunların   sokmak  Chardin’nin  resmini  yemek
            gerekir.  Oysaki  aynı  konuyu  işleyen   ikisini  de  beğenmiyoruz.  Çünkü   odasına  iştah  açsın  diye  koyanlar
            iki figüratif ressamdan birinin formu,   ikiside   forma,   yani   sanatçının   bulunabilir.
            mutlaka  ötekinden  ayrılacaktır.  Bu   hür  fantezisinin  geliştirdiği  forma
            formları  görebilip,  onlara  girebilen,   sahip  değillerdir.  Biri  çıplağı  şehvet   Cezanne’nın   konuyu   resimden
            iki  ayrı  ÖZE  –  eskilerin  deyişi  ile   hislerimizi  ya  da  kendi  şehvet   kaldırıp   atmaya   uğraşması,
            iki  ayrı  muhtevaya  erişecektir.  Bir   hislerini  gıdıklayacak  şekilde  tuvale   tablosunun formunu daima konunun
            yazımda  Allah’ın  hiçbir  surete  tasvir   koymuştur;  çıplağın  bütün  duruşu,   üstünde   gösterebilmiş   olması,
            ve  taklit  edilmediği  peyzajda,  en   kol,  bacak,  baş  her  şey  o  hissi   onun  büyük,  çok  büyük,  bir  sanatçı
            küçük  ayrıntılarda  bile  bu  ÖZÜN   uyandırmak  için  koz  almışlardır.  Bu   olduğunun   ispatıdır.   Resimde,
            yani  Allah  fikrinin  görülebileceğini   güdüm, elbette ki sanatçının bağımsız   form,  daima  konudan  ayrılır.  Hatta
            söylemiştim.  Formun  yapısı  öyle    fantezisini  belirtecek,  onun  tabloda,   konunun  kendisine  yabancı  bir  öğe
            bir  dokuda  olabilir  ki  bu  dokunun   resmi  resim  yapan  yaratıcılığını  yok   olduğunu  haykırır.  Bunun  için  yeni
            getirdiği  duyu  tablonun  en  küçük   edecektir.  İşte  bu  tasvir  hepimizde   ressamlardan  biri,  Bazaine:  “Resim
            ayrıntısında  bile  görünür.  Bence   bulunan bir hissi belirttiği, gıdıkladığı   hiçbir işe yaramadığını haykırmalıdır”
            sanatçının  asıl  söylediği  budur.  Öte   halde yine sanat katına çıkamamıştır.    der.   Ne   davaların   savunucusu
            yandan, çarmıhta Allah’ın oğlu, tasvir   Ne  garip  değil  mi?  Her  tablo,  tablo   avukatlığa,  ne  de  şu,  bu  hissimizin
            edildiği  halde,  formun  yapısı  bu   demeye layık her tablo, mutlaka beşeri   tahriki  için  tasvire  yaramamalıdır.
            konuya baştan  sona inkar  eder,  öyle   bir  hissin  form  halinde  belirmesiyle   Resim,  resim  olabilmelidir.  Ataç  da:
            Rönesans  resimleri  vardır  ki,  konu   ancak  eseri  katına  ulaşacaktır.  Ama   “Soyut  resme  özenenleri,  sanatlarını
            da  karar  kılanlar,  hiçbir  zaman  bu   bu  his  sanatçının  hür  fantezisinin   yabancı   öğelerden   temizlemeye
            eserlere  giremeyeceklerdir.  Çünkü   ve  kişiliğinin  açısından  geçip,  form   çalıştıkları   için   alkışlıyorum.”
            bu  inkarı  tablonun  içinde  yalnız   haline  gelmesi  ile,  yani  tasvirden   der.  Konuya  düşkün  olanlar,  öyle
            formun dokusu yapmaktadır. Konuya     kurtulması  ile  mümkündür.  Şu      sanıyorum ki, resmi, roman yapısında
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193