Page 47 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 47

45


















               Bana  sorsanız  “rakı  şişesinde  balık
               olmak” isterdi! Bu parkta, bu Şairler
               Sofrasında,  insanın  tüm  duyguları,
               tüm    düşüncelere   dalga   dalga
               benliğinde  yollar  açıyor..  Sanatın,
               sanatçının  yüceliğini  bir  kez  daha
               idrak ediyor. Hiç seninle duygu selinde
               buluşmadan bu parkı terkeder miyiz
               koca  ozan..  Bak  gölgeler  dönüyor..
               Akşamın rengi göründü.. Külebi gibi
               sesleneyim:  Konuş  biraz..  “Otuzbeş
               Yaş”,  yolun  yarısı  dedin  ama,  bizi
               çok daha erken terkettin.. Belleklerde
               yaşayadursun  o  ödüllü  dizelerin..
               Sen  biraz  “Memleket  isterim”  de
               hele: “Memleket isterim / Gök mavi,
               dal yeşil, tarla sarı olsun / Kuşların
               çiçeklerin  diyarı  olsun  /  Memleket
               isterim / Ne başka dert, ne gönülde               http://www.istanbulium.net/2014/01/sairler-sofas-parknn-sairleri.html
               hasret olsun / Kardeş kavgasına bir   ilk  sevgiliyi  Beşiktaş’tan/  Yaşamak   şair  tabiatım,  çık  orta  yere  /  Fakir
               nihayet  olsun  /  Memleket  isterim   istiyorum  gençliğimi  yeni  baştan”    güzelinden söyle / Hasret ateşinden
               /  Ne  zengin  ne  fakir,  ne  sen  ben   Ve  bu  ilk  sevgiliyi  Tarancı  “Otuzbeş   çal / Çal, söyle benim derdimi sevdalı
               farkı  olsun  /  Kış  günü  herkesin  evi   Yaş” şiirinin içinden cımbızla çekerek   seninle..”  “Hep  bilinen  şarkılar  gibi
               barkı  olsun  /  Memleket  isterim  /   tekrarlıyor:  “Hayal  melal  şeylerden   olsun  /  Hani,  dil-i  biçareden  /  Sun
               Yaşamak,  sevmek  gibi  gönülden      ilk  aşkımız  /  Hatırası  bile  yabancı   da  içsin  yar  elinden  /  Yani  bilinen
               olsun  /  Olursa  bir  şikayet  ölümden   gelir / Hayata beraber başladığımız   şarkılardan olsun / Yeni sözler arama
               olsun..”  Ne  güzel  ne  güzel  Rabbim..    / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir   nafile  /  Derdim  yeni  olsa  anlarım
               Ama sen gel de Tarancı bunu  bizim    /  Gittikçe  artıyor  yalnızlığımız..”,   /  Gel  hazırından  söyle  bu  akşam  /
               siyaset  aktörlerine  anlat..  Konuş   “Yeter ki gün eksilmesin..” diyen koca   Üzme yetişir üzme firakınla harabım
               konuş:  “Haydi  Abbas,  vakit  tamam   şair bir büyük Beşiktaş sevdalısı, bir   /  Sonunda  ah  çekeriz  derinden  /
               /  Akşam  diyordun  işte  oldu  akşam   büyük  Atatürk  vefalısıydı..  Yüzlerce   Kim  anlayacak  sahiden  olduğunu  /
               /  Kur  bakalım  çilingir  soframızı   şiir, bir çok çeviri, anılarla dolu yazılar   Sen söyle yalnız/ Zülfündedir baht-ı
               dinsin artık kalp ağrısı / Şu ağacın   ve Ziya Osman Saba’ya mektuplar..   siyahım  bestesini  /  Dede’den:  Bir
               gölgesinde  olsun  /  Tam  kenarında                                       dakika, lütfen bir dakika.. Anday bir
               havuzun./  Aya  haber  ver  sal  çıksın   İşte  bize  gülümseyen  bir  başka  dost   şey daha söylüyor: “Uyumayacaksın/
               bu gece / Görünsün şöyle gönlümce/    yüz..  Melih  Cevdet  Anday  değil  mi   memleketinin  hali  /  Seni  seslerle
               Bas kırbacı sihirli  seccadeye / Göster   o.. Kendisini sanata, kültüre adamış,   uyandıracak  /  Oturup  yazacaksın
               hükmettiğini mesafeye / Ve zamana     bir dinamo gibi kesintisiz üretimlerle   /  Çünkü  artık  o  sen  değilsin  /    Sen
               /  Katıp  tozu  dumana  /  Var  git  /   dolu  renkli  yaşamın  şairi..  Kulak   şimdi  ıssız  bir  telgrafhane  gibisin
               Böyle    ferman  etti  Cahit  /  Al  getir   vermekte  yarar  var:  “Çık  benim   /  Durmadan  sesler  alacak  /  Sesler
   42   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52