Page 150 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 150
148
biri, umutsuz, kırık: Tramvay boyuna ağustosların sapasına belki de/ Ressam-şairin dizeleri bu: Sedefi
tüpler eziyor, maimukattar tencereleri Delikanlı ıslığımda sabahlar anadan elenmiş kurnada bir mavi yeniği/
tıkırdatıyor. Sahaflar içine dostum doğma/Sonra ürperip bir iğneli fıçı Silker kırmızısını seyrek göklerin/Bir
Mustafa’nın dükkânına atıyorum güz yağmurunda/Nerelerde kaldı su uyur ılığında İstanbul odasının/..
kendimi. Mangalda ellerimizi uzatarak şu canım hazirancık, de. İstanbul’u İstanbul’un bütün mevsimleri güzel:
ısınıyoruz. Mustafa çay ısmarlıyor. özlüyor: Oralar yazın mı hâlâ, İstanbul’un ortasında bir bahçe/Silme
Dışarda kar yeniden başlıyor. İstanbul güvercin tavanı/Yeşeren ekinlerin
sarmaşığında ahmakıslatanlar güpgüzel midir/Gayri şarapsadım mustusunca/Eylül bitiminin aydınlık
yığınağı bir gece. Metin Eloğlu, ben, İstanbulsadım/Kuşladıysa günü. Evet, Çelik Gülersoy yapıtına
İstanbulu söylüyor: İstanbul’u gözlerimi bir sakar tavan/Sensiz az ziir koysun, az martı, az deniz.
yarıp bir başka doğaya vardım/ günlerimi çarçur etmek içindir. Onsuz Getirsin insanı koysun, İstanbulluyu.
Tabanımdaki Galata çamurunu silke edemiyor: Hadi git azıcık İstanbul
silke/Anılar çökerttiğinde az daha iste/Kosunlar o denizi bir çanağa/ Sanırım daha renklenir İstanbul
kalayazdım. Haziranını çağırıyor Bir çıkma elesinler o günlerimi/O Görünümleri, daha güçlenir. İş bir
İstanbul’un: De, bir kırlangıç alacası yazdan Üsküdardan ne kaldıysa seçme yapmak; en iyisini aktarmak.
bile göremedim/O kamçı gibi İstanbul Eliften/Doldur ceplerine/Onlarda Olmayacak şey değil.
tüneklerinde/Hiçkimse çağırmasa yoksa komşularında vardır/Tanırlar
da hep kalktım gittim/Temmuzların sevinirler/Beni Metin gönderdi de. Varlık - 1964

