Page 151 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 151

149






               AŞK, İSTANBUL                         atmosferi   anlatmaya    başlarlar   oteller  yapıldı.  Kentin  olup  olmadık
               VE BEN                                sorulduğunda.                        yerinde  otel  yapıldı.  Bir  takım
                                                                                          yerlere  gökdelenler  dikildi.  Uzaktan
                                                     Edebiyatta  da  bu  büyü,  bu  atmosfer   bakıldığında  kenti  çirkinleştirsin
                                    Atilla Birkiye   dizelerde,    satırlarda  açığa  çıkar.   diye.
                                                     Bu  yapıtların  ve  yazarların  yalnızca
                                                     adlarını anmak bile saatler sürer.   İstanbul  tüm  bunlara  karşın  ayakta
               Bir ilkyaz günü, yine aklımı başımdan                                      duruyor.  Boğaz’ın  güzelliği  yine
               aldın, İstanbul, Yine yüreğimi çaldın,   Yürek  parçalayan  bir  durum  vardır;   olağanüstü. Bir yanda çirkinlikler, öte
               beni  düşlerin,  büyülerin  içine  attın.   şimdilerde.  İstanbul’un  görkeminin,   yanda  güzelliği  ve  büyüsüyle  buna
               Her şeye karşın İstanbul’sun, yine…   büyüsünün, güzelliğinin yanı sıra acı   direnen  tarihi  bir  kent.  Bir  yanda
                                                     bir  gerçek  var:  Yağmalanmakta  olan   kenti  bozanlar,  öte  yanda  korumaya
               Uğruna  ne  çok  kan  dökülmüştür.    bir kent. Ellilerden beri süregelen bir   ve güzelleştirmeye çalışanlar.
               Çok  çok  eski  çağlardan  günümüze   yağmalama.
               kadar, savaşların, kardeş kavgalarının                                     Mücadele,  belli  ki  kolay  kolay
               ve entrikanın içinden çıkıp gelen bir   Lirizmini öldürdüler kentin. Bir beton   bitmeyecek;  Sürüp  gidecek.  Zaten,
               kenttir, İstanbul.                    kent  yapmak  için  uğraşıp  durdular.   mücadele olmasaydı ne anlamı kalırdı
                                                     Dikine yükselen bir beton kent…      yaşamın?
               Aşk  kentidir.  Büyünün  ve  görkemin
               her  bir  yana  sindiği  bir  kenttir   Üzülmemek,   kahrolmamak   elde    Ben  İstanbul’da  doğdum,  yıllar  önce
               İstanbul. Bir rüya kentidir ve geçmişi   mi?  Kentin,  o  tarihin  içinden   bugün.  İstanbul’da  aşık  oldum,
               çok eskilere dayanır. Yedi bin yıl kadar   gelen,  Sinan’ın  usta  işi  çizgileriyle   İstanbul’a aşık oldum. Aşklarım bitti;
               öncesine  uzanır.  İmparatorluklara   oluşturduğu  kentin  siluetini  yok   ama  İstanbul’a  aşkım  hiç  bitmedi.
               başkentlik etmiştir…                  ettiler.  Nerede  benim  İstanbul’um?   Bitmeyecek de, şiirin hiç bitmeyeceği
                                                     Doğduğum kent… Nerede ?              gibi…
               Kent,     saldırılara,   isyanlara,
               depremlere,   yangınlara   maruz      Layık  mıydı  İstanbul  böylesi  bir   Erguvanların kentinde aşkı yaşadım;
               kalmıştır; yağmaya maruz kalmıştır da   hakarete;  böylesi  bir  vahşete.  Bu   aşkı yazdım. Hüznü yaşadım, hüznü
               yine dünya uluslarının gözbebeğidir.   bir  intikam  alma  mı?  İstanbul’dan   yazdım.  Boğaz’ı,  martıları,  laleleri
                                                     alınmak  istenen,  sırası  gelenin   yazdım.   Gördüğüm     güzellikleri
               Şairler, yazarlardır en çok İstanbul’un   heveslendiği bir intikam alma mı?  unutamadım. Güzellikleri yazdım.
               büyüsüne  kapılan.  Edebiyatımıza
               şöyle  bir  baktığımızda,  İstanbul’un   Dertleri, sıkıntıları bitmez İstanbul’un;   Ne  olabilirdi  ki  başka?    Yüreğim  de
               şiirlerde,  öykülerde,  romanlarda,   güzelliklerinden   söz   ettiğimizde   hep  İstanbul  vardı;  yüreğim  hep
               denemelerde,  bir  oya  işler  gibi   nasıl  bitiremiyorsak.  Siyasi  çıkarlar,   İstanbul  için  çarptı;  yüreğim  hep
               betimlendiğini;  bir  sarrafın  elinden   seçim yatırımları, oy avcılığı, paranın   İstanbul için çarpacak. Büyük bir aşk
               çıkmışçasına işlendiğini görürüz.     oluşturduğu  bencillik,  görmemişlik,   bu.  İstanbul  kaldığı,  ben  yaşadığım
                                                     bilgisizlik, kenti çirkinleştirdi.   sürece…
               Aslında  şairler  yalnızca  İstanbul’a
               övgüler  düzmemiş,  aynı  zamanda     Eski,  önceki  mimari  sanki  birden
               İstanbul’un doğasından gelen ruhunu   yok  olmuştu;  sanki  o  güzelim
               da dizeleştirmiştir, yüzyıllar boyunca.   yapılar ortadan birdenbire kalkmıştı.
               İstanbul’un bir büyüsü vardır. Mesela   Bakılacak,   örnek   alınacak,   izi
               çoğu  yabancıdan  duymuşsunuzdur.     sürülecek yapılar yoktu etrafta…
               İstanbul’u   ilk    gördüklerinde,
               hemen  büyülendiklerini  söylerler.   Yapılanlara  bir  bakın!  Sarayların
               Tanımlayamadıkları   gizemli   bir    sağına   soluna,   önüne   arkasına                       Vaziyet - 1998
   146   147   148   149   150   151   152   153   154   155   156