Page 157 - KÜLTÜR ATÖLYESİ III
P. 157

155






               gezdiriyorlarmış.  İşte  şurası  şu   Bir  yazımda,  Oktay  Akbal  ile  Salah   doğru, belki yakıştırma. Kişilikleriyle
               yazarın  odası,  burası  André  Gide’in   Birsel’e  dayanarak,  Yaşar  Kemal’in   de,  yapıtlarıyla  da  sevdiğim  bu  iki
               çalışma  masası  falan  diye.  O  arada   tüm   sanatçılara   mavi   boncuk   rahmetli dost için:
               Yaşar Kemal büyük bir kasa görmüş     dağıtmak  yönteminden  söz  açmam,
               ve «Demek Gallimard’ın böyle kasası   içinde ukde kalmış olmalı ki:        «Böyle  akıllı,  anlayışlı  ve  deneyimli
               da var!» diyerek şaşkınlığını belirtmiş.                                   arkadaşlarımız   MİT    örgütünde
               Yaşlı  ve  güngörmüş  yazarlardan     «Ben  gerçekten  tüm  sanatçıları    çalışmışlarsa,   doğrusu    onları
               Claude  Roy:  «Hiç  şaşırma  Bay      severim.  Yürekten  severim.  Sevgimi   görevlendiren  yöneticileri  kutlamak
               Kemal,  demiş,  o  kasa  ödemeler  için   uluorta  söylemekten  de  çekinmem.   gerek,»  diyorum.  «Hep  söylemez
               değil  tahsilat  içindir.»  Gallimard’ın   Yeri gelince yazmaktan da çekinmem,»   miyiz,  ne  çekmişsek  cahillerden,
               ödemelerinden  son  derece  hoşnut    diyor. «Arif Dino için Cumhuriyet’te   bağnazlardan   çekmişizdir   diye.
               bulunan  Yaşar  Kemal,  nükte  olarak   yazdıklarımı okudunuz mu?»         Çoğumuzun  yakasına,  yakışıksız
               söylenmiş  olsa  da,  soruna  Fransız                                      suçlamalarla  yapışılmamışsa,  hiç
               yazarın   yaklaşımını   göstermesi    «Okudum.       Beğendim       de.    kuşkunuz olmasın ki, o arkadaşların
               bakımından,   yaşlı   meslektaşının   Gençliğinde   söylediklerinin   şu   hoş  görülü,  en  azından  gerçekleri
               sözlerini unutamıyormuş.              ya  da  bu  biçimde  yorumlanması    çarpıtmadan         düzenledikleri
                                                     üstünde durma. Önemli olan, dünya    yazanaklar   yüzüsuyunadır.   Hem
               Sait  Faik  derken  Sabahattin  Ali,   çapında üne kavuştuktan sonra yazıp   polisler de insandır»
               Orhan  Kemal,  Kemal  Tahir  de       söyleyeceklerin,» diyorum.
               gündeme  geliyor.  Yaşar  Kemal,                                           Rahmetli  arkadaşlarımızın  anısına
               Kemal  Tahir’e  de,  Sabahattin  Ali’ye   Kadehler kalkıyor. Oktay Akbal:  daha  saygılı  olmak  için  yaptığım
               de iyice yükleniyor. Mücap Ofluoğlu,                                       bu    çıkıştan,   herkesin   hoşnut
               Sabahattin  Ali’yi  savunuyor.  Oktay   «Artık sıra Nobel’e geldi» diyor.  kaldığını  söyleyemeyeceğim.  Ama
               Akbal  ki  Kemal  Tahir’in  kimi      «Haydi Nobel işini de kıvır ve bizi hep   üstelemiyorlar ve konu kapanıyor.
               romanlarına   karşı   nice   yazılar   birlikte böylece İsveç’e götür, törene,»
               yazmıştır, hiçbir yazarın bir kalemde   diyorum.                           Yine  öyküye  dönüyoruz.  Samim
               sinmesinin   doğru   olmayacağını     «O iş geçti,» diyor Yaşar Kemal. «Bana   Kocagöz’ün  yeni  kitabı,  «Gecenin
               söylüyor, ben de katılıyorum.         Nobel vereceklerini hiç sanmıyorum.   Soluğu»ndan özgüyle söz ediyor Yaşar
                                                     Şimdi  o  işler  Lütfi  Özkök’ten    Kemal.  Kitapçılarda  rastlamadığım
               Agop Arad, rahmetli dostlarının adı   soruluyormuş.  Dağlarca  ile  Melih   için,  dönüşte  Cumhuriyet  Kitap
               geçtikçe, gözleri buğulanarak:        Cevdet  için  kulis  yapıyormuş.  Öyle   Kulübünden   edineyim    diye
                                                     diyorlar.»                           düşünüyorum.
               «İyidir,  iyidir...»  deyip  rakısını   «Önemli  olan  bir  Türk  yazarına
               yudumluyor.                           verilmesi,» diyorum.                 Recep  Bilgiler  ile  Orhan  Erinç,
                                                                                          yönetim kurulu toplantıları olduğunu
               Yaşar  Kemal,  çeşit  çeşit  balıklar   Başta Yaşar Kemal, hepsi onaylıyorlar.   söyleyerek kalkıyorlar.
               hazırlatıyor, meyveler yenilip kahveler   Ama hepsi de, olmayacak duaya amin
               de  içildikten  sonra,  hepimize  ısrar   der gibi bir havadalar.          Yaşar Kemal, garsonlara bir gürlüyor:
               ediyor:
                                                     Zaman  ilerledikçe,  söyleşi  daha  da   «Haydi bakalım, şöyle fasulyalı ya da
               «Şimdir birer viskiyle bitirelim.»    koyulaşıyor. Sevdiğimiz kimi dostların   nohutlu bulgur isteriz.»
                                                     sevimli  düşünlüklerini  çekiştirme   «Bunca  yemekten,  bunca  içkiden
               Dayanamıyoruz.  İkinci  viski  şişesi   alışkanlığından   kurtaramıyoruz   sonra, bulguru da kim yiyecek?» diye
               de  geliyor.  Adana  ağalığına,  roman   kendimizi.  Bu  arada  iki  rahmetli   soruyorum.
               ağalığından  ulaşan  Yaşar  Kemal,    yazarın  MİT  yararına  çalışmış
               Sakıp Sabancı’dan aşağı kalacak değil   oldukları, inanılır kişilerin anlatımına   Az  sonra,  koca  bir  madeni  tabakla
               ya, ağalığının hakkını veriyor.       dayanılarak  ortaya  atılıyor.  Belki   getirilen, buğusu üstünde nohutlu
   152   153   154   155   156   157   158   159   160   161   162